Fertlerde millet şuurunun oluşmasına katkı sağlayan değerlerden biri olan tarih birliğini muhafaza etmek, coğrafi konumu ve sahip olduğu tarihi birikimi sebebiyle, dünyanın en hassas bölgesinde bulunan ülkemizde büyük önem arzetmektedir.
Ülkemiz geçmişte olduğu gibi günümüzde de üzerinde ve yakın çevresinde dünyanın güç dengelerini etkileyebilecek hassas bir coğrafi konuma sahiptir. Bu konumu ile Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının düğüm noktası olarak nitelendirilen Akdeniz ve Ortadoğu'nun Doğu-Batı, Kuzey-Güney mihveri üzerinde bir köprü konumundadır. Bundan dolayıdır ki farklı özelliklere sahip Avrupa, Asya ve Afrika ülkelerinin fiziki, soyal-kültürel ve ekonomik eksenleri ülkemiz üzerinde çakışmaktadır. Ayrıca bütün kara, deniz ve hava sahası Avrupa ve Asya'dan; Ortadoğu, Basra Körfezi ve Afrika'ya kadar stratejik düzeyde kuvvet intikali için önemli bir bölgedir. Aynı zamanda bu bölgeleri kontrolü altında bulunmaktadır. Ülkemizin bütün bu özellikleri, ona, dünya güç merkezleri için mutlak kontrol ve elde bulundurulması gerekli bir hedef olma niteliği kazandırmaktadır.
80 milyonu bulan nüfus potansiyeli, zengin yeraltı ve yerüstü kaynakları, her geçen gün gelişmekte olan ekonomik ve teknolojik gücü ile ülkemiz bölgede politik, askeri ve ekonomik yönden de ağırlıklı bir milli güce ve coğrafyaya sahiptir. Türkiye'nin bu potansiyeli ona ayrı bir jeopolitik değer sağlamaktadır. Öte yandan dünya güç merkezleri arasındaki ekonomik ve ticari ilişkileri irtibatlandıran ulaşım yolları üzerinde bulunması ve bu yolları kontrol etmesi dünya güç merkezlerinin ekonomik ilişkilerini etkilemektedir. Türkiye'nin bu özelliklere sahip olması, gerek süper güçlerin ve gerekse komşu ülkelerin neden güçlü bir Türkiye'yi arzu etmediklerini açıkça ortaya koymaktadır.
Türkiye'nin de içerisinde bulunduğu bölge çok renklilik ve çeşitliliği içeren bir yapıya sahip bulunmaktadır. Tarih boyunca süregelen sinsi dostlukların, politik ve ekonomik baskıların günümüzde de aynen devam edegeldiğini görüyoruz. Sıcak savaş stratejisi son yıllarda şekil değiştirerek yerini soğuk savaş dediğimiz ülkeleri içeriden çökertmeyi hedefleyen anarşi ve teröre terk etmiş durumdadır. Bu alandaki yoğun çalışmalar çeşitli taktik, teknik ve stratejilerin gelişmesine sebep olmuştur. Günümüz ülke ve toplumları sıcak harpleri sebebi ile doğacak büyük kayıpları göze almaktan kaçınıp yerine fikir savaşlarını tercih etmektedirler.
Türkiye komşu ülkelerin açık ve gizli menfaat ve hedefleri ile karşı karşıyadır. Bu hedefleri de ya Anadolu'nun tamamına veya bir kısmına sahip olmak veyahutta onun üzerinde yaşayanları o toprakları savunamayacak derecede güçsüz düşürmek olarak ortaya koyabiliriz. Türk yurdu ve Türk milleti tarih boyunca bazı dış ülkelerin özellikle de komşularımızın kötü emellerine hedef olmuştur.
Değerli dostlar bu ülkeler Türkiye'yi istila etmek, son bağımsız Türk devletini ortadan kaldırmak için ellerine geçen her fırsattan faydalanmaya çalışmışlardır. Türkiye ile sıcak bir savaşa girmeyi kendileri açısından faydalı görmeyen bu ülkeler, ülkemizde bölücü ve yıkıcı unsurları bularak, oluşturarak onları besleyip eğiterek perde arkasından soğuk savaş yolu ile güzelim ülkemizi bölmeyi ve milletimizi içten çökertmeyi hedef edinmişlerdir. Yakalanan teröristlerin üzerlerinde ve barınaklarında ele geçirilen gelişmiş çeşitli silahlar, cephane, bölücü yayın ve para ile yakalanan teröristlerin itirafları, dış ülkelerin Türkiye'deki terörist eylemleri perde arkasından büyük ölçüde destekledikleri ve bu desteğin mali portresinin ne kadar büyük boyutlara ulaştığını, ülkelerin devlet başkanlığının bile fütursuzca niyetlerini ortaya koymalarının bu niyetleri açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
KOMŞU ÜLKELERİN TÜRKİYE ÜZERÜNDEKİ TARİHİ EMELLERİ:
RUSYA,
Türkiye boğazlar vasıtasıyla Rusya'nın güneye açılan ulaşımını kontrol etmektedir. Ayrıca Ortadoğu petrollerinden Sovyet Rusya'yı ayıran iki ülkeden birisidir. Bu nedenlerden dolayı güneydeki sıcak denizlere ulaşmak arzusunda olan Rusya'nın Türkiye üzerindeki emelleri hiçbir zaman eksik olmamıştır.
BULGARİSTAN,
Bulgaristan'ın milli hedefi Karadeniz'den Adriyatik'e, Tuna'dan Ege'ye ulaşan İstanbul ve Trakya dahil ele geçirmektir.
SURİYE,
PKK hamisi olan Suriye devleti zalimlikte sınır tanımamakta ve Hatay dahil olmak üzere Doğu Toroslar'a kadar uzanan toprakları elde etmek istemektedirler.
IRAK,
Gerek etnik yapısının özelliği gerekse tarihten kaynaklanan husumetlerden dolayı Türkiye'nin hiçbir zaman güçlü olmasını istememiştir. İki buçuk milyon civarında soydaşımız Irak'ta yaşamaktadır.
İRAN,
İran'da 16 milyonu aşkın soydaşımız yaşamaktadır, etnik yapısından dolayı ülkemize karşı hiçbir zaman samimi bir politika izlememiştir. Tarihin bütün dönemlerinde Türklere karşı hep husumet içerisinde olmuştur.
YUNANİSTAN,
Yunanistan'ın genel politikası 'MEGALİ İDEA'yı gerçekleştirmektir. Bunun için Kıbrıs'ı, İstanbul'u tüm Batı ve Orta Anadolu'yu alarak büyük Yunanistan'ı kurmak istemektedir. Girit'in işgali, Batı Anadolu'yu işgal teşebbüsü, Ege Adaları'nın alınması, Kıbrıs'ta 'ENOSİS' teşebbüsü, Ege denizinin bir Yunan denizi haline getirilme arzusu bu genel politikalarının aşamalarıdır.
Ermenistan'ı çok fazla konuşmaya gerek olmadığını düşünüyorum, samimi olmayan hükümet politikaları ve Türk düşmanlığı üzerine yorum yapmaya gerek bile yok!
Sevgili dostlar sözün özü biz bize yetelim ki dışardakilere söz düşmesin, bir başka sayıda farklı bir konuda buluşma ümidiyle esen kalın!