15 Jan

Müzik, beynin mezolimbik bölgesindeki merkezleri uyararak, endorfin, oksitosin ve enkefalin gibi nöro-transmitterlerin salgılanmasını tetikler. Açıkça görülmektedir ki, yaratılıştan beynimize, uyumlu ve ritmik seslere cevap veren bağlantılar konmuştur. İnsanlar müzik kulağına ve güzel sese sahip olmasa da, seslerin âhenkli şekilde söylenmesine karşı duyarlıdır. Müziğin moleküler seviyede nasıl bir mekanizmayla tedavi edici tesirlere sahip olduğu günümüzde yeni yeni anlaşılmaktadır. Yapılan birçok araştırmada, sakinleştirici melodilerin endişe ve korkuları gidermeye, tansiyonu düşürmeye ve kalb atış ritmini yavaşlatmaya vesile olduğu anlaşılmıştır. 

Müziğin; stres hormonu kortizolün sentezini yaklaşık % 25 azaltmaya, vücudun tabiî kas gevşeticileri endorfinlerin salgılanmasını artırmaya, ameliyat sonrası sancıları hafifletmeye, böylece sakinleştirici ve ağrı kesici ilâçlara olan ihtiyacı azaltmaya, ameliyatlı hastaların daha hızlı ve hafif ağrılı bir şekilde iyileşmelerine, soğuk algınlığını önlemeye, bağışıklık sisteminin savaşçı maddeleri imiglobin A’nın % 14’e çıkmasına ve ilâç almadan doğumu kolaylaştırmaya vesile olduğu bilinmektedir. 

Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde stresi azaltma konusunda yapılan bir araştırmada, hastalar kendi başlarına veya rehberlerinin yardımıyla seçtikleri bir müziği dinlediklerinde, depresif ruh hallerinde düzelme olduğu görülmüştür. Kendilerine müzik dinletilmeyen kontrol grubunda ise, sekiz hafta boyunca herhangi bir iyileşme görülmemiştir. Kişinin sağlık durumuna göre, bazı müzikler, hafif egzersizlerin yapılmasında yardımcı olmaktadır. Müzik ayrıca, parkinsonlu hastaların ruh hallerinin ve hareket kabiliyetlerinin iyileşmesine, kemoterapi almakta olan hastaların mide bulantılarının hafiflemesine yardımcı olmaktadır. 

Müziğin, hastanın ruh halinin iyileşmesinde, çevresiyle diyalogunun gelişmesinde, başarılı olmasında, daha kontrollü yaşamasında, duygularını ifade edebilmesinde ve hafızasının gelişmesinde vazife görür. Müzikle tedavi, ailelerin ve bakıcı durumundaki kişilerin hastalarla iyi münasebetler içinde olmalarına yardım etmektedir.


New York Üniversitesi Nordoff-Robbins Müzikle Tedavi Merkezi’nden Dr. Clive Robbins, doğuştan spastik bir çocuğa, vücudunu nasıl dengeleyeceğini, kol ve bacaklarının hareketini nasıl koordine edeceğini ve nasıl iletişim kurabileceğini öğretmek için müziği kullanmış ve başarılı olmuştur. Bu konuda Robbins şunları söylemektedir: “İnsanın beynindeki sinir ağında ve kas fonksiyonlarında müziğe ve âhenkli sese belirgin bir yatkınlık vardır. Sessiz bir ortamda müzik, aklımızı harekete geçirmeye, dikkatimizi toparlamaya ve bazı beden fonksiyonlarımızın düzenlenmesine yardımcı olmaktadır.” 

Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapılan bir araştırmada, ameliyat esnasında uyanık kalan hastalara sevdikleri müzik dinletildiğinde, dinlemeyenlere oranla bunların daha az sakinleştirici ve ağrı kesiciye ihtiyaç duydukları görülmüştür. Müzik araştırmacıları, akıcı melodiler ve dikkat dağıtıcı ritimlerle, ameliyat sonrası sancı ve kronik ağrıların sebep olduğu rahatsızlıkların hafiflediğini belirtmektedir. 


Louisville Üniversitesi Hemşirelik Okulu’nda yapılan bir çalışmada; uyuma problemi olan 25 kişiden 24’ünün, klasik ve modern müzik dinleyerek daha çabuk uykuya dalabildiği, daha uzun süre uyuyabildiği veya uyandıktan sonra uykuya daha kolay dönebildiği görülmüştür. Uyumak için kullanılan müzik, hafif bir ritme sahip olmalıdır. Bu tedavinin tesirini gösterebilmesi için, insan kendisini yoran ve dikkatini dağıtan bazı fiillerden uzak durmalıdır. Mozart Tesiri isimli kitabın yazarı Don Campbell, beyninde öldürücü bir kan pıhtısının olduğunu öğrenmişti. Günde yedi her birisinde 3–4 dakika, ağzı kapalı şekilde ses çıkarmış. Neticede damardaki pıhtının, yaklaşık 4 cm’den 3 mm’ye kadar indiği görülmüştür. Yeni bir beyin taramasına girmeden önce üç hafta boyunca bu tedaviye devam etmiştir. Campbell kitabında, müzikle ilgili şöyle demektedir: “Müzik gerçekten insanın ruh haline tesir etmekte. Daha anne rahmindeyken ses, müzik ve başka ahenkli titreşimlere maruz kalmak, sağlığımıza, öğrenme gücümüze ve davranışlarımıza tesir eder.” 

Allah, insana kulak ve işitme duyusu vermiştir. İnsan bu nimeti; kendisini ruhen ve mânen yükseltecek, gönlüne, zihnine ilham esintileri getirecek -başta Kur’ân’ın kendine has mûsikîsi olmak üzere- güzel müzikleri dinlemede kullanmalıdır ki, her nimetin şükrünü kendi cinsinden ifade edebilsin.

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.