Peyzaj mimarlığı her yaştaki insanların rekreasyonel isteklerini karşılayacak çok çeşitli çalışma konularına sahiptir. Çocuk bahçesi ve çocuk oyun alanları peyzaj mimarlığı çalışma konuları içerisinde yer almaktadır. Özellikle çocuk bahçesi ve oyun alanları konusunda diğer çalışma konularından daha dikkatli ve titiz davranma zorunluluğu vardır. Çünkü çocukların psikolojik ve bedensel gelişmeleri yönünden dikkatli ve titiz bir çalışma gereklidir.
Çocuk-Oyun-Çocuk Bahçesi ve Çocuk Oyun Alanları:
A. ÇOCUK: Çocuk çağı 0-12 yaş arasıdır. Çocuklar ruhsal özelliklerine göre 0-3, 3-6, 6-12 yaşları olmak üzere 3 döneme ayrılır. Çocuk yürüyebildiği andan itibaren etrafı tanımak için dolaşır. Bu arada çocuğun bedeni ve organları gelişir. Çevresindeki pek çok şeye tırmanmaya başlar. 2 yaşındaki bir çocuk tahta levhalar üzerinde aşağı yukarı yürüyebilir. 2-3 yaşlarında çocuklar bazı oyunları beraber düzenleyebilirler. 3-6 yaş, çocukların taklit çağıdır. çocuklar oyun oynarken kendilerini anne, baba ve kardeşlerinin yerine koyarlar.
B. OYUN: Oyun, çocuğa hiç kimsenin öğretemeyeceği konuların, kendi deneyimleriyle öğrenmesi yöntemidir. Çağdaş bir yaklaşımla ise oyun, çocuğun kendi kendini ifade edebildiği, yeteneklerini fark ettiği, yaratıcı potansiyelini kullanabildiği dil, zihin, sosyal, duygusal ve motor becerilerini geliştirebileceği önemli bir fırsattır. Köylü, kentli, zengin, yoksul her çocuk bulunduğu yerin ve zamanın etkisi altında oyun oynamıştır. Çocuk oyunlarının tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir. Çocuk ruhsallığını “Sevilmek ve Oynamak” diye tanımlayabiliriz. Gerçekten sevgiden sonra çocuğun en önemli ruhsal gereksinimi oyuncak ve oyundur. Özellikle okul öncesi çağda çocuğun en ciddi işi oyundur. Oyun, çocuğun deneme, sınama ve yaratma olanağı bulduğu deney odasıdır. Kendi küçük dünyasıdır. Oyun, çocuğun hayal dünyası ile gerçekler arasında kurduğu bir köprüdür. Oyunu gözleyerek çocukla ilgili şu değerli bilgileri edinebiliriz;
a) Çocuğun zihin gelişmesi ve zeka düzeyini, hayal gücünü ve yaratıcılığını, b) Yeteneklerini, becerilerini, eğilimlerini, c) Çevresini algılayışını, insanlara ve çevreye tepkilerini, olayları değerlendiriş ve yorumlayışını,d) Davranışında saldırgan, atak ya da çekingen, ürkek, edilgen oluşunu, e) Cinsel kimlik gelişmesini, kendi cinsinin davranışını nasıl gösterdiğini değerlendirişini, f) Kendisini ve aile üyeleriyle ilişkilerini, g) Korkularını, kaygılarını, tedirginliklerini, istek ve özlemlerini, kısaca ruhsal bunalım ve çatışmalarını değerlendirebiliriz.
1. Oyunun Sınıflandırılması:
Parten “Sosyal Oyun”, Smilansky ise “Zihinsel Oyun” sınıflandırmasını gerçekleştirmişlerdir.
Parten’in Sosyal Oyun Sınıflandırması:
a) İzole Oyun: Çocuk tek başına materyal ile oynar, grup aktiviteleri içinde arkadaşlık yapmaz. Yakınındaki çocukların oyunundan etkilenmez, bağımsızdır.
b) Paralel Oyun: Çocuk yine bağımsız oynar fakat seçtiği aktiviteler onu diğer çocukların yakınına getirir. Kullandığı materyaller arkadaşınınkine benzeyebilir. Fakat çocuklar birbirlerini etkilemezler.
c) Beraber Oyun: Çocuk diğer çocuklarla beraber oynar, gruba katılır, iletişim karşılıklı olarak görülür. Çocuk arkadaşlarının oyunlarını değiştirme, destekleme ya da engellemek isteyebilir. Oyun bir amaca göre organize edilmez, işbirliği yoktur.
d) Kooperatif Oyun: Çocuk ortak bir amaç için durumu yapılandırır ve organize eder. Sembolik ya da kurallı oyunlar ortaya çıkar, rol ayrımı olmasa da çocuk karşısındakinin davranışlarının daha çok farkına varır. Bu nedenle, arkadaşlarının isteğine göre ve onların beklentilerine göre davranma isteği gözlenebilir. Kooperatif oyunda temel amaç topluca organize olarak belli bir sonuca ulaşmak için, çocuklar aralarında örgütlenirler.
Smilansky’nin Zihinsel Oyun Sınıflandırması:
a) Fonksiyonel Oyun: Oyun basit kas etkinliklerinden oluşmaktadır. Kendi hareketlerini ya da başkalarının hareketlerini taklit eder. Oyun amaçsızdır ve sembolik içerikli değildir.
b) Yapı - inşa Oyunu: Çocuk uzun süre oynadığı şeyle meşgul olabilir, materyal bir yapı oluşturmak için kullanılabilir.
c) Sembolik Oyun: Çocukların ilgi ve ihtiyaçlarına göre hayali durumlar yaratılır.
C. ÇOCUK BAHÇELERİ: Şehirlerin yeşil mekân sistemlerinin en küçük birimini oluşturan çocuk bahçeleri, altı yaşından küçük okul öncesi çocukların yaşlarına göre yeteneklerinin geliştirileceği oyun faaliyetlerinin ve oyun araçlarının yer aldığı alanlardır. Diğer bir deyişle; çocukların yaşlarına göre yeteneklerinin geliştirilmesine, aktif oyun faaliyetlerine katılmalarına olanak sağlayacak denge, koordinasyon, organ ve duyuları geliştirici araçlar gibi oyun araçları, kum havuzları, bitki örtüsü ile donatılmış alanlardır.
Konutların kolaylıkla gözlenebilecek bir alanda ve ana ulaşım ağı dışında, oto trafiğinin yoğun olmadığı yerlerde bulunması gereken çocuk bahçelerinin hizmet edeceği yaş grubu 1-3 ve 3-6 yaş grubudur.
Kent çocuklarının sağlıklı büyümeleri, çocukların temiz hava gereksinimi, oyun olanakları buna bağlı sosyal ilişkiler geliştirmeleri bu mekanlar sayesinde sağlanır. Çocuk bahçelerini yalnızca çocuk oyun alanı olarak görmemeli, parklara çocukların aile bireyleri ile birlikte geldikleri ve bu nedenle bir tür dinlence mekânı olarak değerlendirilmeleri gerektiği unutulmamalıdır. Çocuk bahçeleri her türlü peyzaj tesisleri ile birlikte (park, bahçe, spor tesisleri) planlanabileceği gibi müstakil olarak da planlanabilir. Müşterek planlandığında genel olarak tesislerin tümüne ayrılan sahanın %3’ü çocuk bahçesine ayrılır.
Çocuk bahçeleri şu kategorilere bölünebilir:
4-8 yaş arası çocuklar için: Konuta çok yakın çimen ve kum havuzlu oyun yeri.
8-12 yaş arası çocuklar için: Konut ilişkisi dolaylı, aletli oyun elemanları bulunan alan.
Lewis (1957) genellikle bunlar için minimum ölçünün 250 m2 olmak üzere ihtiyaca göre 500-1000 m2 arasında değişmesi gerekliliğine değinmektedir. Daha küçük alanlarda yapılan planlama sadece oyun aletlerinin yığıldığı yer olarak kalır. Dolayısıyla yoğun kullanım ve görüntü çocuğu kavgacı sinirli huysuz yapar. Gene Lewis, çocuk bahçesinin hizmet edeceği alanın yarıçapının 200 m ve daha fazla olmamasını savunmaktadır. Blok veya site yerleşme bölgelerinde, çocukların caddeleri kat etmeden geçip ulaşma imkânlarının mevcut olmadığı hallerde, bu çap 600 m olabilir. Her çocuk için en az oyun alanı olarak 6,5 m2’ye ihtiyaç vardır. Genellikle o mahalledeki çocukların 1/3’nün aynı anda oyun alanında olacağı düşünülmeli ve alan ihtiyacı buna göre tayin edilmelidir. 1-6 yaş arasındaki çocukların toplam nüfus içindeki oranı ise genellikle 1/1O’dur.
D. ÇOCUK OYUN ALANLARI: Temel fonksiyonları 7-12 yaş grubu çocuklara hizmet vermek olmakla birlikte, diğer yaş gruplarına da belirli ölçülerde yarayacak alan ve tesisleri kapsar. Genellikle aletli oyun alanları, jimnastik, futbol, voleybol, basketbol, tenis ve kurallara bağlı fizik hareketlerine imkân sağlayan gürültülü aktif oyun alanıdır. Çocuk oyun alanları mahalle veya birlikleri için daha esaslı fonksiyonları olan açık alanlardır. Okul öncesi çocukları küçük ölçüde bir oyun yeri yanında, daha büyük yaştakilerin az yer gerektiren belirli spor aktivitelerine yarayışlı kısımları da içerirler. Konut alanları içinde ve ana ulaşım ağından güvenliği sağlayacak kadar ayrılmış yerlerde bulunmalıdırlar. İlk-orta dereceli okullara yakın ve bitişik olarak düşünülmelidir. Aktif rekreasyon imkanı da sağlayan çocuk oyun alanlarının ölçülerinin mahalle veya mahalle birliklerinin strüktürüne, nüfus yoğunluğuna ve nüfus pojeksiyonlarına, ekonomik şartlara göre ayarlanması gerekir. Lewis (1957) genellikle nüfusun 1/4’ünü 5-15 yaş arasındaki çocukların teşkil ettiğini ve bunların 1/3’ünün aynı anda oyun alanında olacağını, her çocuğa bu aktiviteler için, yaklaşık olarak, 6,75 m2 alan gerekeceğini hesap ederek standartları tespit etmenin doğru olacağını ileri sürmektedir.
Çocuk bahçesinin hizmet edeceği alanın yarıçapının 200 m. ve daha yoğun yerleşim bölgelerinde daha az olması öngörülmektedir. Ayrıca bitişik düzendeki ev veya apartman- ev yerleşimi içindeki oyun alanlarının hizmet mesafesinin 400 m. olarak hesap edilmesini tavsiye etmektedir. Yerleşimin bahçeli tek veya iki katlı iki daireli şeklinde olduğu hallerde, hizmet mesafesinin daha da uzun tutulabileceğini öngörmektedir. Plancıların karar verdikleri ortak nokta, en kısıtlı şartlarda bile bu tesislere ulaşılabilirlik ölçüsünün 800 m. den daha fazla olmamasıdır.
Şehir ve kasabalarımızda yeteri kadar çocuk bahçesi ve oyun alanı olmadığından çocuklar cadde ve sokaklarda oynarlar. Sokaklar alan imkanı ve sağlık yönünden oyun oynamaya elverişli değildir. Aynı zamanda trafik yönünden de son derece tehlikelidir. Bu nedenle şehir ve kasabalarımızda yeteri kadar çocuk bahçeleri ve oyun alanları tesis etmek büyük bir gereksinim ve zorunluluk haline gelmiştir.
Bir sonraki yazımızda çocuk oyun alanlarının özelliklerine değinmeye devam edeceğiz.