Yıl 2012, geldiğimiz noktada on yıl önce birisi veya birileri olimpiyatlara basketbol ve voleybol takımımız aynı anda katılacak deseydi, her halde aklından şüphe eder veya hayalperest bir düşünce derdik. Fakat günümüzde bu başarı, bu toprakların evlatları tarafından gerçekleştirildi. İnanç, azim, çalışmak ve bütün zorluklara rağmen bu ülkenin evlatları bizim kızlarımız kıtaları aşan bir başarı yakalayarak 2012 Londra Olimpiyatlarına katılmayı hak etti.
Bu başarının asıl anlamlı tarafı futbolda olduğu gibi gelip geçici bir başarı olmamasıydı. 2000 yılında UEFA ve 2001 yılında aynı kadro ile Real Madrid’i yenerek Süper Kupa şampiyonu olan gururumuz Galatasaray veya dünya kupasında yarı final oynayarak Dünya üçüncüsü olan Milli Futbol takımımız maalesef bu başarının bir daha yanından geçemedi. Fakat bayan sporcularımız onca güçlüğe, engellemeye, maddi ve manevi zorluklara rağmen bu toprakların evlatları olduklarını ve fırsatlarını kendileri yaratsalar bile önlerinde hiçbir engelin duramayacağını dosta, düşmana ve dünya ya haykırdılar.
Yıllar yılı bu evlatlarımız cinsiyet ayrımına maruz kalmış, antrenman yapabilmeleri için tesis tahsis edilmemiş, formalarından dolayı hakarete uğramış, maddi yönden sponsorluk bulamamış ve hatta belediyeler tarafından kurulan kulüplerde oynarken bile sırf kıyafetlerinden dolayı takımları kapatılarak spor icra etmeleri çıkmaz sokaklara ve okul kulüplerine mahkûm edilmişti. Şimdi geldiğimiz noktaya bakıldığında hayretler içerisinde kalmamak mümkün değil. Gerek ulusal gerekse yerel erkek sporcularımıza aktarılan bütçelerin sadece bir günlük tutarı ile bu başarılar elde ediliyorsa, bir de hak ettiklerin alsalar neler olurdu siz hayal edin.
Merakla izleyeceğiz… 2012 Londra olimpiyatlarını evlerinde veya dostları ile izleyen maddi gücü olduğu ve spora sürekli kendi tanıtımlarını yapmak maksadı ile sponsorluklar veren, sadece erkek takımlarını kayıran, kulüplerini sırf bayan sporcular oynuyor diye kapatan kişi kurum ve kuruluşlar, her halde kızlarımızın tüm başarılarını ayakta alkışlayacak, gözleri yaşaracak ve yüzlerce farklı yorumda bir o kadar açıklamada bulunacaklar. Tekrar söylüyorum Merakla izleyeceğiz… Hem kızlarımızı hem de nemalanmaya çalışanlarımızı. Son beş yılda sistemli bir şekilde bayan sporuna verilen eğitim desteği, açılan spor liseleri, profesyonel anlamda getirilen çalıştırıcı ve uluslar arası antrenörler bizim bu noktaya gelmemizde en büyük etkenlerden biri olmuştur.
Yıldız kızlar Voleybol takımımız önce Avrupa, sonra Dünya şampiyonluğunu kazanmış, basketbolda ve voleybolda kızlarımız kulüpler bazında her yıl tekrarlanan şampiyonluklar kazanmış, hatta bu şampiyonluklar rutin hale gelmiştir. Her sportif başarının Devlet eliyle yapılacağını beklemek veya İstanbul kulüplerinin tribün ve sponsor gelirlerinin en üst seviyede olması sebebi ile onların başarılarını uzaktan takip etmek yerine birazda etrafımıza bakmamız, yaşananları görmemiz ve el uzatmamız gerekmektedir.
Yine de siz bilirsiniz. Bakalım içerideki başkanlar çıkabilecek mi, milyon dolarlık futbolcular hangi kulübe gidecek, hangi takımın forması daha çok satarken, hangi takım Avrupa kupalarında grubundan kaç puanla çıkacak, şampiyon olmasa da olur yeter ki kombine satışları artsın. Unutmadan İlimizin futbol takımını kim alsın o kadar borcu ödesin ve yeniden süper lige çıkartsın. Bırakın kızlarımız kendi efsanelerini kendileri yazsın…
Bugüne kadar ve bundan sonra…