15 Apr

YENİ NESİL GENÇLİK İŞ BEĞENMİYOR!                         

Son dönemlerde yeni yetişen gençlik çok kolay para kazanmak istiyor. Türkiye'de son yıllarda hat safhada kalifiye eleman sıkıntısı yaşanmaktadır. İş verenler açısından baktığımız zaman; çalışmak isteyen gençlerin bir çoğu cebinde ekmek parası olmayan, 2- 3 aydır iş bulamamış, sigara parasını her gün  ailesinden alan ama 1500 TL'lik Iphone'unu elinden düşürmeyen imajı ile iş beğenmemekte … Her daim telefonu ile oynamakla meşgul,  kafasını işine veremeyen, daimi sevgilisine sürekli mesaj yazan  ve elindeki telefonu kurcalamaktan mutlu olan bir gençlik… Bu gidiş  nereye kadar gidecek? Akşam  eve gidecek ekmeği  düşünen yok. Hele birde telefonunda kontör varsa  gerisi hiç önemli değil... 

Kolay ve vasıfsız işleri tercih ediyorlar.

Geleceğe yönelik ''sabır edeyim, sanat öğreneyim, kalfamdan veya ustamdan bir şeyler öğreneyim'' demiyorlar. Sanat ruhları yok, kendini sanata adamış kişiler tükeniyor, tamamen kendilerini paraya endekslemişler... Eskilerin bir atasözünü hatırlatmadan geçemeyeceğim ''ÇIRAKLIĞINI YAPMADIĞIN İŞİN USTASI OLAMAZSIN'', atalarımız ne de güzel söylemiş değil mi? Hani, nerede kaldı o günler, o insanlar... Yeni nesil diye  tabir etimiz 1980 ve sonrası doğan gençler müthiş bir zekaya sahip. Teknoloji ile araları iyi, bilgisayar bilgileri çok güzel ama azim ve hırs eksiklikleri var . 

BU GİDİŞ NEREYE KADAR GİDECEK BİZ DE AVRUPA ÜLKELERİ GİBİ DIŞARIDAN ELEMAN MI GETİRECEĞİZ?

Bence gidişat bunu gösteriyor. Ülkemiz insanları mutlu olmayı unuttu, kazandığı parayı beğenmiyor, gözü yükseklerde. Konyalı bir sanayici ve iş adamı olarak ben şahsen gidişatı beğenmiyorum eskiden insanlarda iş ruhu vardı, herkes alınteri ile kazandığı paraya ''Allah bereket versin'' derdi, paranın da bereketi olurdu. Şimdi hiç kimse maaşını beğenmiyor! Ama ''ben şirketim için bugün ne yaptım'' diye de düşünmüyor. Lütfen  gençler beni yanlış anlamayın; bugüne kadar yanımda çok sayıda kişi çalıştı asla kimseyi yermek istemem, hayatın içinde yaşadığım  olayları sizlerle paylaşmaya, yansıtmaya çalışıyorum … 

SANAT RUHU ÇOK FAKLI BİR DUYGUDUR BUNU HERKES YAŞAMALI... Eskiden herkes sanat ruhuyla işe giderdi sanat öğrenirdi. Çıraklıktan başlar, kalfa olur ve daha sonra  usta  olurdu. Usta olduktan sonra bir müddet daha çalışır, kendini kanıtlar ve kendi  işini kurardı, para kazanmaya başlardı. Bu anlattığım süreç en az 10 veya 15 yılık bir süreçtir. Usta olan kişiler başarılı olan kişilerdir,  kazandıkları para helal kazançtır ve kendi dallarında iyi bir yere gelmiş insanlardır. 

GENÇLER ŞÖYLE ETRAFLARINA BİR BAKSINLAR VE BİRAZ DÜŞÜNSÜNLER….

DİPLOMA HERŞEY DEMEK DEĞİLDİR ... 

Saygıdeğer okurlarım yanlış anlaşılmalara mahal vermek istemem, ben de çıraklık yapmış  bir insanım ve çıraklıktan geldiğim için konunun önemini sizlerle paylaşmak isterim: Çıraklık ve kalfalık dönemi bir eğitim dönemidir, nasıl okul okuyup meslek sahibi olunuyorsa çıraklık ve kalfalık dönemi de bir eğitim dönemidir. Yapacağınız işi öğrenmek için yıllarınızı veriyorsunuz. Tezgahın arkasında insanlarla  görüşüyor, herkese güler yüzlü davranıyor, işinizi en iyi şekilde icra etmeyi ve kaliteli hizmet sunmayı öğreniyorsunuz. Ve hayat size yüksekokul diplomasını başarı kazandırarak veriyor. Asıl olan da budur... Günümüz dünyasında insanlar  işleri ile başarılı olmak zorundadır,  başarıyı yakalamak için de iş bilgisi gereklidir. Özgüveni ve iş bilgisi tecrübesi olan kişiler için başarı kaçınılmazdır. Başarıyı yakalamak için çok çalışmak  gerekliliktir...

Sevgili okurlarım hayatın içinde yaşadığım ve sizlerin yaşadığı sorunları Metropol Konya dergisinde gün yüzüne çıkarmayı ve bir nebze de olsa düşünmemize vesile olmasını sağlamaya çalışacağım. Fikirlerinizi, sorunlarınızı, görüşlerinizi mail adresim aracılığı ile bana iletebilirsiniz, bana yazın bende sizin düşüncelerinizi dile getireyim. 

Herkese saygılar sunar bol kazançlı ve mutlu yıllar dilerim... 

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.