15 Apr

 Merhaba sevgili Metropol okurları. 

   İşte göz açıp kapayana kadar yeni yılın ilk ayı ocağı geride bıraktık bile ve şubat ayına geldik.  Sizi bilemem ama benim için şubat ayı yılın en güzel ayıdır.  Çünkü her ne kadar dört senede bir yolunu gözlesem de doğum günüm ve bence çok romatik olan sevgililer günü şubat ayı içerisinde bulunuyor. Evet benim doğum günüm 29 şubat dört senede bir geliyor ve bu sene yok, 2016’ yı beklemek zorundayım.  Ancak ne mutlu ki sevgililer günü her sene var.  Şimdiden sevdiğiniz kişiye ne hediye alsam diye düşünmeye başladınız sanırım.  Peki sizce bir kedi yahut köpek güzel bir hediye olabilir mi? Eğer bir hediye olarak pet seçmek istiyorsanız ve barınakları yahut pet dükkanlarını gezmeye başladıysanız aman bu konuda dikkatli olun.  Çünkü hediyeyi alacağınız kişi gerçekten  bu hayvanı sevecek mi? En önemlisi onu gerçekten sahiplenebilecek ve beslenmesini, bakımını üstlenebilecek mi? Demek istediğim bir pet hayvanı hediye etmek kazak, çanta, parfüm...hediye etmeye benzemez, hem de hiç benzemez.  Çünkü o bir can taşır ve tıpkı bir insan gibi doğru beslenilmesi, aşı...vb gibi sağlık durumlarının bir veteriner hekim tarafından takip edilmesi,  bakım koşullarının doğru ayarlanılması gereklidir.  Hayvanı besleyecek kişinin bu konuda bir veteriner hekim tarafından bilgilendirilmesi şarttır.  Yavru kedi ve köpeklerin sevimliliğine aldanarak bir heves ile satın alınan pek çok hayvanın belirli bir süre sonra çeşitli sebeplerle sokağa terk edildiğini ne yazık ki bilmekteyiz.  İnanın bana terk edilmek her canlıya çok acı verir!  Belirli bir eve, ortama, bir insana yahut insanlara, alışmış bir canlının sokağa bırakılıp gidilmesini bırakın, başka birine sahiplendirilmesi bile onlar için ciddi ruhsal travma oluşturmaktadır.  Hayvan besleyenler kısa süreli bile olsa mesala onları bir haftalığına bir başka arkadaşlarına, pansiyona bırakıp tatile gitseler geri geldiklerinde hayvanlarındaki ruhsal değişimi hemen anlarlar.  Hayvanlar, sanki sahiplerinin onları terk ettiklerini düşünürler ve iştahları azalır, depresif bir hale girerler ve hatta sahipleri tatil dönüşü aldıklarında onlara sitem edermişçesine tavır takınırlar.  İnanın bana eve bir kedi veya köpek aldığınızda onların da kendilerine has karakterlerinin, alışkanlıklarının, kıskançlıklarının, şımarıklıklarının olduklarını anlarsınız.  Aynı evdeki bir çocuk gibi olurlar.  İşte bu yüzden siz nasıl evladınızı terk edemezseniz, eve aldığınız, sahiplendiğiniz bir hayvanı da terk etmemelisiniz! Ya da doğumhaneden aldığınız bebeğinizi ‘biz buna bakamıyoruz’ deyip hastaneye geri götüremeyeceğiniz gibi hayvanı aldığınız pet dükkanına, barınağa onu geri götürmemelisiniz.    

Can, candır! Canın büyüğü, küçüğü olmaz!  Yaratılan her şeye ‘edep’ li olmamız gereklidir.    ‘Sevgi’  insana hediye edilen en kutsal duygudur.  Her şey sevmek ile başlar.  Sevmeyi bilen kalp hoşgörülü olur.  Sevdiklerinize bir gün değil, her gün değer verdiğinizi ve bunu ona  hissettirdiğinizi umarak yazıma son veriyorum.  Mart ayında görüşmek üzere. 

Sevgiyle kalın...

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.