15 Apr

Merhaba sevgili okurlar,   

bu benim Metropol dergisinde ilk yazım.  Siz değerli okurlarımıza ilk merhabam.  Bir veteriner hekim olarak yazılarımın hem hayvanları seven, hem onlardan korkan, hem de pek onlardan hoşlanmayanların bile okumak isteyeceği şekilde olmasını istiyorum.  Çünkü belki hayvanları sevmeyen yahut onlardan korkanlar da okudukça ve bilgi edindikçe bu olumsuz düşüncelerinden zamanla uzaklaşabilirler.  Belki de bu yeni yılda fikirleri biraz olsun değişir.


Yeni yıl demişken, televizyonlarda seyretmişsinizdir.  Pek çok ülkede yeni yıl büyük bir coşku ile kutlandı.  Milyonlarca havai fişekler patlatıldı.  İnsanlar, havadaki bu renk cümbüşünü ve ışıltıyı gördüklerinde daha da mutlu oldular.  Ancak bir de madalyonun görünmeyen yönü var; o havai fişekler büyük bir gürültü ile gökyüzünde patlatıldıkça yüzlerce kuş hayatını kaybetti! Yazık! Ben duyduğumda inanın çok üzüldüm.  Sırf eğlence olsun diye başka canlıların ölmesi çok kötü! Canların hepsi değerlidir çünkü canın büyüğü küçüğü olmaz.  Biz insanlar, konu hayvanlar olduğunda biraz benciliz ve düşüncesiziz sanırım. Yaz aylarında sıcaktan bizler nefes alamazken, kan ter içinde kalırken aklımıza sokakta yaşayan kedi ve köpeklerin de susuz kaldıklarını ve suya çok ihtiyaç duyduklarını çoğumuz aklımıza bile getirmeyiz.  Hayvancağızlar dilleri bir karış dışarıda hayatta kalma mücadelesi verirken ve bizler de bunu bilirken çoğumuz bir kap su koymayı akıl edemeyiz.  Gitsinler isteriz dükkanın önünden, gelmesinler, alışmasınlar! Kovalarız, hoşt, kışt, pışt! Soğuk havalar da onlar için tehlikeli.  Zannetmeyin ki üşümezler, üzerlerinde kürk var.  Islandıklarında durum daha da vahim olur.  Çoğu ne yazık ki soğuk kış aylarında üşüyerek hasta olurlar, gıdasız ve susuz kalırlar.  Gıdasız kaldıklarında soğuk onlar için daha tehlikeli bir hal alır.  Hatta bazı kediler sırf biraz olsun ısınmak için araba motorlarının arasına veya tekerlek ile çamurluk arasına girip saklanırlar.  O kedi oradayken siz arabayı çalıştırırsanız, hayvancağız feci şekilde yaralanabilir  veya ölebilir.  Bu yüzden özellikle kış aylarında arabanızı çalıştırmadan azıcık gürültü yapın, kaput üzerine hafif vurun ki kedi varsa kaçsın oradan.  Böyle ufacık bir tedbir bile onun canını korumanızı sağlar. 

 İnanın bana onları sevmeyenler, sevmek zorunda değiller.  Tıpkı insanların birbirlerini sevmek zorunda olmadıkları gibi. Sonuçta hiç kimse, birisini yahut birşeyi sevsin diye zorlanamaz. Ancak onlara kötü davranmamalıyız.  Madem insanoğlu yaratılanların en değerlisi, en yücesi, yüceliğini gösterebilmeli. Bir kap su ve mama ile biz muhteşem insanoğlu inanın muhteşemliğimizden bir şey kaybetmeyiz hatta tersi daha da yüceliriz. 

Sevgili peygamberimiz de insanlara hayvanların korunmasını, boş yere öldürülmemesini, onlara eziyet edilmemesini öğütlemiştir.  “Kim bir canlıyı / hayvanı, bir kuşu haksız yere öldürürse, kıyamet günü o canlı bunu yapandan şikâyetçi olacaktır! ’’ demiştir.  Hz. Mevlana da bu konuda öğütlerde bulunmuştur: “Allah der ki; Hayvanlar benim sessiz kullarımdır.  Onlar şimdi zulme susuyorlar ama hesap günü konuşacaklardır! “  Yine Yunus Emre’ nin ‘‘Yaratılanı sev, yaratandan ötürü’’ sözü de hepimiz tarafından bilinen ve yaratılan her şeye edep etmemizi ve sevmemizi öğütleyen önemli bir sözdür.  Sevgili okurlar yine en sık rastladığımız bir diğer problem ise halk arasında hayvanlardan insanlara geçmesinden korkulan bizim zoonoz dediğimiz bazı hastalıklar da ne yazık ki kulaktan dolma ve yanlış olarak bilinmekte ve gereksiz yere insanları korkutmaktadır.  İnşallah bir sonraki yazılarımda bu yanlışları da elimden geldiğince düzeltmeye ve korkularınızı yenmeye, sizleri daha doğru bir şekilde bilgilendirmeye çalışacağım.  

Bu ayki yazıma burada son verirken tüm okurlarımızın yeni yılınızı kutluyorum.  Esenlikler diliyorum.  Bir sonraki yazımda buluşmak dileğimle.

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.