Samimi, yakışıklı “Canjevo”
Can Akkılınç sosyal medyada paylaştığı videolarla tanındı. Çin’i bambaşka bir gözle, biraz komik, biraz düşündürücü bir objektiften ekranımıza getiren Youtuber Canjevo’yu Metropopüler ofisinde ağırladık. Yeni videolar yolda. Gülmeye hazırlanın…
Sizi Shanghai’i trolleyen adam olarak biliyoruz. Biraz daha tanıyalım ..
Liseyi İstanbul’da okudum. Lise döneminde İngilizce dil bölümündeydim. Baktım sınıftaki herkes İngilizce öğretmeni olacak, İngiliz Dili ve Edebiyatı, Amerikan Kültürü ve Edebiyatı gibi bölümler istiyor. Ben de değişik bir şey olsun istedim. O dönem de uzak doğu sporlarıyla uğraşıyorum. Çince’yi tercih ettim. Hedefimi 2 yıl önceden koymuştum. Hatta tercih zamanı babama söylediğimde adeta şok geçirdi. Bacak bacak üzerine atmış Galatasaray maçı izliyordu. Çince okuyacağım dediğimde şöyle bir bana baktı ve sadece ağzının içinden farklı bir cümle çıktığını duydum :) Annem destekledi. Ama çok istekli olunca babam da karşı çıkmadı. Sınavda iyi bir puan yapmıştım. Evimize de yakın olduğu için Fatih Üniversitesi Çin Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne gittim. 2 yıl okudum. Üst sınıflardan Çin’e gidenler vardı. Ben de Çin’de okumanın yollarını araştırdım. Shanghai’da Tongji Üniversitesi’ne başvurdum ve kabul edildim. Orada sıfırdan başladım. Şu an 4. sınıftayım ve son senem.
Shanghai’ı trollemek de neyin nesi?
2013 yılında okumak için Çin Shanghai’a gittim. İlk gittiğimde Instagram hesabım bile yoktu. Sadece Facebook’ta arkadaşlarımın videolarını falan paylaşırdım. Güler eğlenirdik. İlk gittiğim dönemlerde şehre adapte olamadım. Yakın arkadaşlarımızla bir whatsapp grubumuz vardı. Oraya videolar atmaya başladım. Kendi aramızda herkes gülüyor, eğleniyor, birbirimizle dalga geçiyoruz. Sonra Instagram hesabı açtım. Oraya bir video attım. Baktım; beğeniliyor, herkes altına yorumlar yazıyor. Ertesi gün bir tane daha attım. Aynı şekilde çok ilgi görüyor; hoşuma gitti. Bir de insanlar o tarafları fazla bilmediği için ilginç geliyordu. Öyle başladı. Yaklaşık 40’a yakın video attım. 2015 yılı sonlarıydı. 3 milyona yakın takipçisi olan Facebook fenomeni Kemal Ekşioğlu benim videomu paylaşmış. Ondan sonra öne çıkmış oldum. Çin’den yaptığım paylaşımlar Türkiye’de ilgi çekti.
Çin bu tarz malzemeler üretmeye uygun bir ülke mi?
Kuzey tarafları, Pekin, Çin Seddi tarafları yeme içme konusunda farklı bir zevke sahip :) Benim kaldığım bölge bu anlamda daha iyi. Kültürel anlamda da ilginçler diyebilirim. Dolayısıyla malzeme bulmakta hiç zorlanmıyorum.
Karşınızda yaşananlara nasıl bir gözle bakıyorsunuz ki; oradan esprili bir görüntü çıkıyor?
Hiçbir görüntüyü kurgulayarak çekmedim. Sanırım doğallıktan kaynaklanan bir durum söz konusu. Mesela yolda bir şey görüyordum; yanımda bir arkadaşım varsa ona telefonu verip “hadi başla” diyordum. Ya da ben direk telefonla selfie modunda çekiyordum. Çünkü her şey o anlık. Ve espri de, konuşma da kamerayı açınca gelişiyor. “Ne çeksem” diye önce bir düşüneyim desem bir şey bulamam.
Sizi Çin’de de tanıyorlar mı?
Türkiye’deki kadar değil. Zaten beni orada çok tanımalarını istemem. Bazen olumsuz görüntüler de paylaşıyorum ve bu da beni korkutuyor. Mesela Global Time Gazetesi bana tam sayfa yer verdi. İngilizce bir röportaj yapmıştık. Çinliler de beğenmişti ve ben şaşırmıştım. Dışarıda, okulda çok sayıda Çin’li takipçim de var. Maalesef hepsi aynı tepkiyi vermiyor. Hocalarım da Çinli. Bugüne kadar bir tane hocamdan fırça yedim. Dışarıda tuvaletini yapan insanların videosundan dolayı. Aslında orada kimse benim hesaplarımı bilmiyordu. Endonezyalı yakın bir arkadaşımı eklemiştim. O sınıfa yaydı. Birden yayıldı, hocalara kadar gitti. Beni bir şey sandılar, star falan diye çağırmaya başladılar. Videoyu izleyenlerden tepki gösterenler de oldu. Onlardan özür dileyip gönüllerini aldım. Instagram’da 60 bine yakın takipçim vardı. Youtube kanalına da uzun videolar ekliyorum. Artık Youtube’a daha ağırlık vereceğim. Mart’ta Çin’e dönüyorum. Sonrasında paylaşımlar peş peşe gelecek. Aklımızda çok güzel şeyler var. Hatta bu işlerle ilgili olarak Konya’da da bir ajansla görüşüyorum.
Sosyal medyada tanınıyor olmak hayatınızda bazı şeyleri değiştiriyor mu?
Aslında hayatımda değişen çok fazla şey yok. Ama mesela eskiden kızlar falan yazmazdı :) Şimdi çok mesaj atıyorlar. Bu durumdan çok da hoşnut değilim. Çünkü neden attıklarını biliyorum. Orada benim için değil, sosyal medyada tanındığım için atıyorlar. Samimiyetlerine güvenemiyorum. Onun dışında arada bir de sokakta gören, bilen, tanıyan fotoğraf çektirmek istiyor. Gittiğim bir mekanda en fazla bir ikram geliyor. O kadar yani
Para kazandırıyor mu?
Instagram kendi başına para kazandırmıyor. Youtube bu konuda iyi. Benim diğer Youtuber’lara göre kazandığım bir şey yok. En fazla Hummel’la sponsorluğum var.
Çin’de okuyorsunuz ve okulu tamamladığınız zaman hedefiniz eğitim aldığın bölüm yönünde mi yoksa ekran önü mü?
Ben küçüklüğümden beri tiyatroya ilgiliyim. Bu konuda kendime de güvenirim. Ki ilkokuldan beri benim konservatuar okumam yönünde hocalarımın telkini vardır. Babamsa önce meslek sahibi olmam, sonrasında yeteneğimi değerlendirmemden yana. Hedefimde oyunculuk da var. Çin’de dizilerde, filmlerde yan roller oynuyorum. Profesyonel düşünceyle değil sadece harçlığımız çıksın mantığıyla. Jackie Chan’in en son çektiği filmde de oynamıştım. Orada bir Türk Kabilesi’nde rol almıştım. Oyunculuk içimde hep var. Çin’de öğrenim gördüğüm süre içerisinde aynı zamanda bir Türk restoranında müdürlük yapıp iş dünyasını tanıma fırsatı buldum. Yine İngilizce öğretmenliği yaparak para kazandım. Çin kendimi geliştirmede pek çok anlamda katkı sağladı. Önceliğim okulumu bitirmek. Devamında yolumu çizeceğim.
Röportaj: Çiğdem Kurut