Şimdi gülmek zamanı. Ama öyle bir gülüş ki; bu gülüşünüz tüm tarzınızı ortaya koysun. Bir gülüşünüzle şıklığınız, karizmanız tamamlansın. Dişlerinizin sizi sosyal yaşamdan koparmasına izin vermeyin ve kendinizi emin ellere teslim edin. Son dokunuşlar size bambaşka bir tarzın kapılarını aralasın. Röportajımız Diş Hekimi Ali Ayrancı ile…
Sizi tanıyarak başlayabilir miyiz?
1986 Konya doğumluyum. 4 çocuklu bir ailenin son üyesiyim. Esnaf bir babanın çocuğuyum. Genelde hepimiz sağlıkçıyız. Bu işe yönlendirilmekte babamızın katkısı var. Abim doktor, ablam hemşire diğer ablam diyetisyen ben de diş hekimiyim. Annem ve babam İmkânsızlıktan okuyamadığı için tek amaçları bizi okutmak oldu. Her birimiz de onların bu emellerini yerine getirdik ve meslek sahibi olduk. Öğretmen olan eşimle 6 yıllık mutlu bir evliliğimiz ve 4 yaşında Doruk’umuz var.
Özellikle sağlık sektörünü tercih etmenizde bir sebep var mı acaba?
Garanti meslek. Paradan ziyade insanların duasını almak en önemlisi. Babam oto galeri işiyle meşgul. Mezun olana kadar galerimizi işlettik. Daha sonra mesleğimizi elimize aldık. Bugün başarılıysak mutlaka işyerinde geçirdiğimiz zamanların da faydası var. Biz de bir nevi bu işin ticaretini yapıyoruz. Hem sağlık hizmeti veriyoruz hem de şubeleşiyoruz. Meram Yeni Yol üzerindeki bu şube bizim 2. şubemiz. Diğer şubemiz Konya Çumra ilçesinde, 3. de yolda diyebiliriz.
Ciddi yatırım gerektiren bir sektör. Bu riski almak kolay oldu mu?
Riskli bir iş. Ciddi yatırım gerekiyor. Eve, arsaya yatırım yapmak yerine işe, hizmete yatırım yapıyoruz. Amacım genç yaşta bu sektörde neler yapılabilir, hizmet nasıl geliştirilebilir göstermek, aşılamak. Yurt dışı fuarlara gittiğimiz zaman “Böyle bir cihaz mı varmış” dediğimiz oluyor. Uçsuz bucaksız bir sektör. Yatırım yapmak lazım. Diş hekimliğinde %50 el becerisi gerekiyorsa %50 de teknoloji etkili. Elma soymayı bile beceremeyen ben böyle bir mesleği seçtim. Başarılı olduğumu da düşünüyorum. Ama insanın içinde olduktan sonra yapar. bunun yetenekle alakası olduğunu düşünmüyorum.
Çok şık bir dizayn, hoş bir bekleme salonu, vs. İnsanların buraya gelince ücret konusunda çekincesi oluyor mu?
Tabi oluyor. Odak noktamız hep diş. İnsanlarda ortalama 20-25 tane diş var. Bu yüzden kıymetsiz bir organ gibi algılanmamalı. Her bir dişin önemi, değeri büyük. Bu klinik estetik üzerine açılmış bir klinik. Ne iş yapıyorsan zirvede olmaya çalış felsefesiyle hareket etmeye çalıştık. Diş hekimliğimi okuduysam “Ben ses getireceğim” diyerek okudum. Mezun oldum ve Çumra Devlet hastanesine atandım. O zamanlarda düğünüme 15 gün vardı. Bir sene hastanede çalıştıktan sonra istifa ettim. Kredi çektim, cüzzi bütçeli bir muayenehane açtık. Daha para kazanmadan bir çene röntgen cihazı aldık. Gerek teknolojik gerekse iç donanıma büyük önem verdik. İşlerimizi büyüttükçe ayrıntıları tamamladık. İnsanların muayenehanede kendilerini rahat, huzurlu hissetmesini önemsedik. Hastalarımız bu ortama girdiklerinde gerek rahatlık, gerekse şıklık bakımından kendilerini huzurlu, güvende hissetmeli diye düşündük.
Siz hiç diş ağrısı çektiniz mi?
Tabi ki çektim. Hastalarıma anestezi yaparken onun duyduğu acıyı anlayabiliyorum. Tarif edilemez bir acı. Yaşamadan bilinmez. Benim de var diş korkum:). Bütün ailenin diş hekimi benim. Aileme ya da bir yakınıma nasıl yaklaşıyorsam gelen her hastaya da öyle yaklaşıyorum.
Sanırım karşılaştığınız kişinin ilk olarak dişlerine bakıyorsunuz.
Bende daha çok estetik hastalığı var. Burun estetiği, botoks, diş, saç ektirme. Girer girmez onlara bakıyorum. Estetikli burun, botokslu yüz asla gözümden kaçmaz :)
Diş tedavisinde sağlıklı bir dişin ötesinde estetik de çok önemli değil mi?
Yüz şekline göre bir diş karakteri vardır. Uzun dişe uzun diş, yuvarlak surata biraz daha minik, yuvarlar hatlı dişler gibi. Estetik anlayışı da kişiden kişiye göre değişir. Kişi çok güzel giyiniyor, saçı makyajı mükemmel. Ama bir gülüşüyle her şey tepetaklak gelebiliyor. Bugün insanlar dış görünüşüne önem veriyor. Hepimiz ilk dış görünüşümüzle tartılıyoruz.
İnsanların diş konusunda estetik kaygısı çok mu?
Diş estetiği ya da genel olarak estetik anlamında kaygılanma konusu gün geçtikçe artıyor. Bölgemiz sağlıktan ziyade para odaklı bir bölge. En başta fiyat konuşuluyor. İçeriği soran, kaliteyi arayan hasta kitlesi son derece düşük. Dolayısıyla çıta düşük. Biz de sektörün nasıl olması gerektiği, estetik kaygısının nasıl olması gerektiği, profesyonel bir hizmetin, estetik bir protezin nasıl yapılabileceği gibi detaylar konusunda öncü olmak istiyoruz. Bunları hastalara göstereceğiz ki; hasta da çevresine anlatacak. Amacımız bu mesajı vermek. Kendi sektörümüzde de bizden feyz alıp atağa kalkan hekimlerimiz var. Görüyoruz. Bu da iyi bir şey. Sektörel anlamda bu gelişmelerin olması bizi mutlu ediyor.
Dişler Sosyal hayatı nasıl etkiliyor?
Tüm sosyal hayatı etkiliyor. Mesela neyiniz var deyince zar zor konuşan, çekinen hastamızın diş estetiğini yaptıktan sonra bambaşka bir karaktere dönüştüğünü görüyoruz.. Genellikle bayanlarda daha çok etkili. Erkeklerde anormal çarpıklık olmadığı sürece onu sübvanse edebiliyor. Diş yapıyoruz tarz değişiyor.
Diş estetiğinde yaş sınırı var mı?
Özellikle ortodontik tedavide yaş çok önemli. Burada yapılacak hata diş kaybına kadar gidebilir. Yapım yıkım oranının iyi takip edilmesi gerekiyor. Ortodonti demek diş teli demek. Dişi kemik içinde hareketlendirmek demek. Mekanizma yapım yıkım üzerine kurulu. 30’lu yaşlardan sonra bu mekanizmayı iyi değerlendirmek gerekiyor.
Özellikle çocuklarda bozuk ağız yapısı ya da çürük dişler gördüğünüz zaman ne hissediyorsunuz?
Bu konu aslında biraz da eğitim ve kültürel yapıyla ilgili. “Çocuğunuzun dişini korumak, bakmak lazım. Çekim değil tedavi uygulayalım” dediğimiz bazı kişiler, “Bizim zamanımızda dişçi mi vardı. Sök gitsin” de diyebiliyor. Bunlar ihtiyaç sahibi kişiler de değil. Direk sosyokültürel yapıyla ilgili bir durum. Sosyal endikasyon diye bir olay var. Her zaman kitaplarda yazılanlar uygulanamıyor.
Bu sektör ciddi bir yatırım da gerektiriyor. Teknolojik yatırım neden çok önemli?
Biz sıfırdan itibaren teknolojiyle geldik. Olayı görmek için teknolojiyi kullanmak zorundasınız. Biz yaptığımız yanlışı da nerede bu hataya düşmüşüz sorusunun yanıtını da teknolojiyle alıyoruz. Görüntüleme olduktan sonra her hastadan bir şey öğreniyoruz. Yanlış yapsak da doğru yapsak da her şey teknolojiyle ortaya çıkıyor.
Anneniz ya da babanızın dişine ilk tedavi uygulayışınızda ne hissettiniz?
Öğrencilik zamanımda babamı aldım. Korktum. Bizim meslekte birinci derecede akraba sendromu vardır. Ben de o sendromu yaşadım. Anneme bir yılda anca diş taktım. Babama ağır bir işlem yapmamıştım. Köprüsünü yeniledim. Staj geçecektim. O dönem canını bile acıtsam oğlum stajını geçsin, sınıfını geçsin diye zaten ses etmezdi. Ama mesleğinizin ilk döneminde hiçbir akraba size yanaşmaz zaten :) İlk dönemler böyle geçer.
Bir imkanınız olsa tüm gülüşleri kaç yılda düzeltebilirsiniz?
Sanırım buna yıllar yetmez. Mükemmel diş dizilimi, hatasız gülüş. Görmek istedikten sonra hepimizde, çapraşıklık, dizilim hatası, simetri bozukluğu gibi hatalar var. Biz hastaya mevcut durumu anlatıyoruz. Mesela bu çapraşıklık size şöyle dezavantaj sağlar diyoruz. Besin sıkışmasına neden olabilir, kullanılmayan bölgelerde çürümeler görebilirsiniz gibi..Ya da hiç sıkıntınız yok sadece çapraşıklığınız var diyoruz. Kararı hastanın kendisi verir. Sorumuz şu olur; “Toplumda rahatça söz alabiliyor musunuz? Rahatça konuşabiliyor musunuz? Yoksa dişinizden dolayı arka planda mısınız? Konuşurken gülerken dişinize bakıyorlar diye tedirginlik duyuyor musunuz? Fotoğraflarda dişlerinizi göstermeme savaşı veriyor musunuz? Kıstaslarımız bunlar. Toplumda geri plandaysanız dişlerinizi yaptırmanız gerekli. O zaman kabuğunuzu kırdığınızı görürsünüz.
Röportaj: Çiğdem Kurut
Fotoğraf: Beyzat Aksoy