Kimine göre bağımlılık, kimine göre vazgeçilmez tutku, kimine göre de keyif. Motosiklet; o muhteşem sesiyle büyüleyen, dünyayla bağınızı koparıp kendi içinizde coşturan, özgürlüğün kapılarını aralayan demir. Ve bu işi profesyonelce yapanlar. Aldıkları eğitimle motosiklet tutkusunu profesyonelleştirenler. Motogastro Grubu . Röportajımız Grup üyesi Mevlüt Büyükmesci’yle…
Motosiklet merakınız nasıl başladı?
Bu merakın başlaması biraz mesleki diyebilirim. Şirket olarak Konya’da hemen hemen ilk motosiklet satan firmayız. 1970’li yıllardan bu yana değişik markalarda motosiklet satıyoruz. Çok önceleri 50 cc’lik mopetler vardı. Onlarla başlayıp sonrasında yüksek hacimli motorlar derken yıllarca bu işin ticaretini yaptık. O yıllardan beri motosikletin üzerindeyim.
Siz de bu spora küçük motosikletle mi başladınız?
En küçük motosiklette başlayıp sonrasında büyük hacimli motosikletlere geçiş yapmış olduk. Büyük hacimli motor tabi ki hızlı bir motor dolayısıyla da daha riskli. O motora geçtikten sonra artık şehir dışına, uzun yollara çıkmaya başladık. Her motor elbette şehir içinde kullanılır ama şehir içinde kullanmak riskli. Keyif de vermiyor. Şehir içi yollar daha kaygan oluyor. Islaklık, asfalt kalitesi, trafikteki araçlar, yayalar, diğer motorlar, her türlü riskli.
Bu sporda profesyonelleşmeniz nasıl oldu?
2000’li yıllardan itibaren kendi tecrübemizle şehir dışına gitmeye başladık. 15 yıldır motosiklet kullanıyoruz diye iyi motosiklet kullandığımızı sanıyorduk. 2010’lu yıllara doğru Türkiye’de bir eğitim furyası başladı. Çok profesyonel insanlar yurt dışında aldıkları eğitimlerle Türkiye’de eğitimler vermeye başladı. Biz de bunları Konya’ya davet ettik. Onların sayesinde motosiklet ileri sürüş eğitimiyle tanıştık. Eğitim aldıkça aslında o güne kadar şans torbasından çekerek motosiklet kullandığımızı anladık. Allah korumuş, büyük riskler alarak hayatta kalmışız. Türkiye’ye motosiklet eğitimi getiren İtalyan Paolo Volpara bu alanda ciddi hizmet verdi. Yol Sanatı kitabını Türkçe ’ye çevirmiş ve Türkiye’de bu işi uygulamaya başlamış bir isim. Hayatında hiç otomobil kullanmamış, bir Türk’le evlenip Türkiye’ye yerleşmiş bir adam. OMM diye Türkiye’nin en büyük motosiklet derneğini kurmuş, 5 bin civarında üyesi var. Onunla tanıştık ve eğitimlerine katıldık. Zafer Akçay’dan eğitim aldık. Ama bize asıl eğitimi sevdiren, bu işi öğreten ve bugün başımıza kötü bir kaza gelmemesine vesile olan Uğur Ertekin isimli hocamız oldu. Aldığımız eğitimlerde bize puan veriliyor. Bu puanlar sonucunda belli bir seviyeye gelenler isterlerse uluslararası bir sınava tabi tutuluyor. İngiltere’de geliştirilmiş, uluslararası geçerliliği olan ve İngiltere’den sertifika verilen bir sınav. O sınava girebilmek için bile belli eğitimleri alıp başarılı olmanız gerekiyor. O sınava girdik ve gold seviyesinde çıktık. Bu sınavı geçen birisi artık kendine motosiklet konusunda profesyonelim diyebilir. Eğitim verebilecek seviyeye ulaştık.
Motogastro Grubu nasıl oluştu?
Keyifli bir grubumuz var. İsmi Motogastro. Grubumuzda doktorlar, akademisyenler, esnaflar, askerler gibi değişik iş gruplarından üyelerimiz mevcut. Bu grupta yer almak için motosiklet tutkunu olmak yeterli değil. Öncelikle kişilik olarak bu grubun yapısına uygun olunması gerekiyor. Motosiklet kullanan kişinin mutlaka eğitimli olması gerekiyor. Bir motosiklet alıyım da bu gruba takılayım mantığı yok. Konya’da bazı kesimler bize “Ukala Motorcular” diyor ama bizim belli bir çizgimiz var. Değilse yola gitmemiz risk. Beraber gittiğimiz kişinin sorumluluğunu da taşıyoruz. Eğitimsiz bir sürücü önünüzde ya da arkanızda gidiyorsa sizin sürüşünüzü etkileyebiliyor. Çok kaliteli, seviyeli bir grup. Bu spor zaten bir grup olmadan keyif vermez. Burada da kalabalık grupla bir yerlere gitmeyi tavsiye etmiyoruz. Riskli. Son turumuz 9 kişiydi. İdeali 3, 4 kişi. Sistemimiz var. Birbirimiz takip ederek gideriz. Buradan çıkış noktamız bellidir. Mola noktamız bellidir. 15 kişi gitseniz bile 15’inci kişi mola noktasına ulaşmadan orada çıkılmaz. Rota değişmez. Ancak hava şartlarına göre çok nadir değişir. Buradan Kaş’a gidiyoruz diye çıkıp Marmaris’e geçmeyiz. Grubumuzda 25 kişi var. Aralarında çok aktif olan da var, ara sıra kullananlar da var. Ben ortalama hava şartları müsaade ettiği sürece her hafta sonu motosiklet kullanıyorum. Bazen konaklamalı, bazen günübirlik. Burada tercihimiz gittiğimiz yer noktasında yolun kalitesi. Düz yolları sevmiyoruz. Mesela ben motosikletle hiç Ankara’ya, İstanbul’a gitmedim. Genelde Ege, Akdeniz. Virajlı yollar olması lazım. Düz yol sıkıcıdır, çekilmez. Motosiklet kullanmanın en keyifli yeri viraj almaktır.
Her yola çıkışınız bir risk. Burada ailenizin tepkisi ne oluyor?
Aile fertleri artık bu işi kabullendiler. Alıştılar diyebiliriz. Motosikletle yollar her türlü maceraya açık. İki teker üzerindesiniz. Yollarda sizi hayranlıkla izleyenler de oluyor mu? Biz genelde dağ yollarını tercih ediyoruz. Kimsenin görmediği, bilmediği. Motosikleti kaldırıma çekecek olsam bile kasksız çıkmam. Motosikletin üzerine oturduğum anda kask kafamdadır. 100 metre gidecek olsam bile. Bu yüzden kasktan yüzümüzü göremiyorlar. Bizde kural bu. Biz insanlara örnek olmak için bu işi yapıyoruz. Konya’da, Anadolu’da “motorcu” dendiği zaman akla maalesef serseri, hız yapan, sürekli tehlike altında olan ve tehlike saçan insanlar geliyor. Ama bizim amacımız insanlara bu kültürü öğretmek, sevdirmek. Bu işin aslında kaliteli bir iş olduğunu anlatmak. Bu iş gerçekten de kaliteli bir iş.
Motosiklet sürüşü artık profesyonel bir spor dalı olarak kabul ediliyor. Bu spor dalı size ne kazandırdı?
En başta bu iş bizim en büyük keyfimiz, en önemli sosyal aktivitemiz. Motosiklet üzerinde dış dünyayla bağımız kesiliyor. Kaskı kafanıza taktınız, yola koyulup şehir içinden çıktınız. Bir dağ yolunda ıssız bir yer. Siz ve motosikletiniz dışında hiçbir şey yok. Dünya sizin. Büyük bir keyif. Motosiklet kullanırken konsantrasyon çok önemli. Motosikletle konuşmanız gerekiyor. Dolayısıyla hayatınızda siz ve motosiklet dışında hiçbir şey kalmıyor. Hem bir aktivite, hem bir heyecan, keyif, farklı yerler keşfetmek, değişik yerlerde yemek yemek. Motogastro Grubu’nun amacı adından da anlaşıldığı gibi motosiklet kullanmak ve yemek yemek. Yemek seçimimiz de deniz mutfağı. Balık lokantalarında deniz lezzeti tatmak.
Motosikletlere ilgi duyan gençlere neler önerirsiniz?
Motosiklet her genç erkeğin hayali. Mesela biz yollarda çok kişinin ilgisini çekeriz. İleri yaşta olanların İlk sordukları soru “Bu motosiklet kaç lira? Çocukların ilk sorusu ise bu motosiklet hızlı mı, kaç yapar? Gençler hıza tutkun. Grubumuzda 40 yaşından sonra bu işe merak salan da var. Motosiklet kullanan 70 yaşının üzerinde abilerimiz var. Bu işin yaşı yok. Tavsiyemiz öncelikli olarak küçük hacimli motorla başlanması. Çok basit, vitesli motor tavsiye ediyoruz. Ama ilk başlarken dahi eğitimle başlamasını istiyoruz. Eğitimi Konya’da da alabilirler. Küçük hacimli, cadde tipi dediğimiz motorlar olmalı, hız motoru olmamalı. Zaman içinde gelişmeli. Eğitim ve tecrübe kazandıkça motosiklet hacminin büyütülmesi gerekiyor. Gerçekten de pahalı bir spor ve keyif. Motosiklet pahalı bir alet. Bugün otomobilden çok daha pahalı motosikletler var. Aynı zamanda teknik donanım da öyle. Güvenlik donanımları önemli. Motosiklete özel botlarımız, montumuz, pantolonumuz, kaskımız, eldivenimiz olmadan binmiyoruz. Bunlar da pahalı gereçler. Bu gereçlerin de motosikletle aynı anda alınması lazım. Sadece kaskla iş bitmiyor. Bizim motorlarımız gezi amaçlı uzun yol motoru. Hiçbir şekilde gürültü yapan, çevreyi rahatsız eden tarzda motorlarımız yok. Her zaman amacımız bir yere keyif alarak güzel bir şekilde ulaşmak. Aceleyle değil, keyif alarak gitmek önemli. Derdimiz Antalya’ya gitmek değil, motosiklet üzerinde kalmak. Arabayla 3 saatte gittiğimiz yolu motosikletle 5 saatte gidiyoruz. Amacınız bu olduğu zaman da önemsediğiniz konu güvenliğiniz, eğitiminiz oluyor.