Gırtlak kanserlerini bu sayımızın konusu olarak seçtik. Gırtlak kanseri denilince pek çoğumuzun aklına boğazda delik ve elinde elektronik gırtlak ile ortaya çıkan robotik bir ses gelmektedir. Gırtlağımız beslenme esnasında yediklerimizin midemize, nefesimizin ise akciğerlere gitmesini sağlayan hayati öneme sahip bir organımızdır. Sesin kaynağını oluşturması ise diğer önemli fonksiyonudur. Bu önemli organın kanserleri tüm baş boyun bölgesi kanserleri içerisinde en sık görülenidir. Normal sıklığı aslında 1/100.000, yani Konya ve civarında en fazla yılda 15-20 hasta olması gerekirken bu sıklık ne yazık ki neredeyse bunun 2-3 katıdır. Giderek de sıklığı artmakta. Erkeklerde daha sık görülmesine rağmen son yıllarda kadın hastalarda da sıklığı artmaktadır. Gırtlak kanserlerinin en önemli nedeni ne yazık ki önlenebilir olan sigara içimidir. Sigaranın yanında genetik yatkınlık, viral enfeksiyonlar, reflü, kimyasal maddelere maruz kalma sayılabilir. Sigara içiminin ne derece yaygın olduğu ve sigaraya başlama yaşının ne kadar erken olduğu bilinen ülkemizde, niye dünya ortalamasından daha yüksek gırtlak kanseri gördüğümüzün nedeni olabilir.
Gırtlak kanserlerinin belirtileri ses kısıklığı, yutma güçlüğü, nefes darlığı, yutkunma esnasında kulağa vuran ağrı, boyunda bezeler, öksürmek ile ortaya çıkan kanamalar ve kilo kaybıdır. Aslında gırtlak kanserleri sanıldığı kadar korkulacak bir hastalık değildir. Özellikle modern tanı ve tedavi tekniklerinin gelişmesi ile erken evre tümörlerde %90’ın üstünde başarı elde edebiliyoruz. İleri evre tümörlerde ise bu oran %30’lara kadar düşebilmektedir. Gırtlağın kısmi çıkarılma teknikleri, radyoterapi uygulamaları hastaların hem sağ kalım hem de yaşam kalitelerini ciddi şekilde arttırmaktadır. Gırtlağın tamamen alınarak hastanın boynunda delik kalması veya cihazla konuşması en son seçenektir ve tümörün son safhası olan T4 tümörlerde bu işlemler yapılmaktadır. Ameliyatlarımızın %60-70’ini kısmi rezeksiyonlar oluşturmaktadır. Özellikle erken evrede hastaların yakalanabilmesi hastaların tedavisi açısından çok büyük bir önem arz etmektedir. Gırtlak tamamen alınsa da hastaların yemek borularına takılan bir protez kullanılarak ses çıkarabilmeleri sağlanmaktadır. Bu işlem ancak ileri evre tümörlere yapılmaktadır. Hastalardaki15 günden uzun süren ses kısıklığı ve sesteki en küçük bir değişiklik bile uyarıcı olabilmektedir ve bu durumda en kısa zamanda bir kulak burun boğaz hekimine başvurmaları gerekmektedir. Gırtlak değerlendirilmesi zor bir organdır ve videolaringostroboskopi denilen özel görüntüleme yöntemleriyle değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu aşamada ilk evrelerde yakalanabilecek bir tümör hastaların korkmaları veya ihmal etmeleri nedeniyle ilerleyebilmektedir. Özellikle ailesinde gırtlak kanseri olan ya da başka bir tümörü olan hastalar daha dikkatli olmalıdırlar.
Tanısı konulan hastalar en kısa zamanda multidisipliner konseylerde medikal onkolog, radyasyon onkoloğu, radyolog ve kulak burun boğaz hekimi tarafından birlikte değerlendirilir ve tedaviye hasta ile konuşularak birlikte karar verilir.
Gırtlak kanserinde en önemli faktör sigara olduğu için ve ülkemizde sigaraya başlama yaşının orta okul çağlarına düştüğü göz önünde bulundurulduğunda sigaradan uzak durmanın ne derece önemli olduğu anlaşılacaktır. Kanser için eskiden beri söylenen “kanserden korkma, geç kalmaktan kork” deyimi belki de en çok gırtlak kanserleri için geçerlidir.
Sigarasız ve kansersiz günler dileği ile, unutmayalım her şey kader değil....