İnsanoğlunu hayvanlardan ayıran en önemli özelliklerden birisi iki ayağının üzerinde dengede durabilmesidir. Denge aslında kulak içerisinde yerleşim gösteren yarım daire kanalları, gözler, ayak tabanı ve bacaklarımızda yerleşim gösteren derin duyu reseptörleri ve bu organlardan gelen bilgileri işleyen beyin-beyincik sisteminin birlikte mükemmel bir uyum içinde çalışması ile sağlanır. Bu sistemlerden birisi düzgün çalışmadığında ya da hatalı bilgi yolladığında bizim vertigo olarak isimlendirdiğimiz baş dönmesi ortaya çıkar.
Baş dönmesi toplumda sandığımızdan daha fazla görülür. Yaş ile birlikte sıklığı artmaktadır. Ancak tüm yaş gruplarını etkileyebilen, hayat kalitesini ciddi şekilde bozan, can sıkıcı bir hastalıktır. Aslında baş dönmesi bir hastalık değil bir şikayettir ve hastanın kendisinin hissettiği bir şikayettir. Pek çok sistemi ilgilendirdiği ve elle tutulur gözle görülür bulguları az olduğu için baş dönmesinin tanısı ve tedavisi özellik göstermektedir. Baş dönmesi genellikle kulaktaki denge organından ya da beyin-sinir hastalıklarından kaynaklanmaktadır. Kulak kaynaklı baş dönmeleri kulak burun boğaz hastalıkları uzmanlarınca değerlendirilir. Bu sayıda kulak kaynaklı baş dönmelerinden bahsetmek istiyorum. Kulak kaynaklı baş dönmeleri biraz daha gürültülü hastalıklardır yanında kulak çınlaması yada işitme azlığı gibi kulak şikayetleri olabilir. Hastalarda baş dönmesi esnasında terleme, bulantı ve hatta kusma gibi şikayetler de vardır. Hastanın baş hareketleri ile baş dönmesi artar yatar pozisyonda hastalar biraz daha rahattırlar. Baş dönmesi genellikle saniyeler veya saatler sürer ve aralıklarla bu şikayetler tekrarlar.
En çok gördüğümüz kulak kaynaklı baş dönmesi taşıt (araba, gemi, uçak v.s.) tutmasıdır. Kabaca taşıt tutmasının nedenini özetlersek. Araç içerisinde derin duyu reseptörleri bizi oturuyor olarak hareketsiz hisseder, göz ve kulaktan gelen veriler ise bir hareketin varlığını beyine bildirir. Bu bilgiler farklılık gösterdiği için baş dönmesi hissederiz. Taşıt tutması olanlara bazı önerilerim: Etkilenmeyi en aza indirgemek için yana hızlı geçen cisimlere değil, uzakta sabit bir noktaya bakmak, aç olarak seyahat etmek, aşırı hızlanma ve yavaşlama hareketlerini en aza indirgemek, oturarak seyahat etmek, ortamın havasının tazelenmesi fayda sağlayabilir. Eğer bunlar fayda sağlamıyorsa hekiminize danışarak seyahate başlamadan önce ilaç kullanabilirsiniz.
Poliklinikte en çok gördüğümüz ve baş dönmelerinin hemen hemen %20’sinin nedeni olan iyi huylu tekrarlayıcı pozisyonla değişen baş dönmesidir. Halk arasında kulak kristallerinin oynaması olarak da bilinmektedir. Hastalar genellikle belli pozisyonda baş dönmesi hisseder adeta deprem oluyormuş hissi ve tutunma hissi vardır. Özellikle yatıp kalkarken veya gece yatakta dönerken saniyeler süren bir baş dönmesi hissederler. Bu baş dönmesinin tanısı ve tedavisinde ileri tetkikler gerekmez klasik kulak burun boğaz muayenesi, denge sisteminin muayenesi ve özel manevralar ile hastalığın tanı ve tedavisi yapılır. Öyle ki kolunda destekle gelen bir hastaya doğru tanı konulduğunda ilaç kullanmadan yürüyerek evine gönderilebilmektedir. Biraz daha problemli diğer bir grup ise Meniere hastalığıdır. Bu hastalıkta ataklar halinde baş dönmesi, işitme azlığı, kulak çınlaması ve kulakta basınç hissi vardır. Atak geçince hasta normale döner. İç kulak denge organının düzgün çalışmayarak sıvı birikmesi ile ortaya çıkmaktadır. Bu hastaların ataklarını sigara, kafein, aşırı tuz ve stres tetikleyebilir. Meniere hastalarının diyetlerine dikkat etmeleri gerekir; tuz, karbonhidrat, sigara ve kafeinden uzak durmaları, kendilerini yormadan açık arazide yürüyüşler tavsiye edilir. Bu hastalıkların tedavisi mevcuttur. İlaç, kulak enjeksiyonları ya da ameliyatlarla hastaların %90 dan fazlası tedavi edilebilmektedir. Dengeniz bozulmasın.