'Hükümet Kadın' filmi Güneydoğu'nun ilk kadın belediye başkanının hayat hikayesini beyaz perdeye taşıyan bir yapım. Son günlerin ses getiren yapımlarından olan ve kısa zamanda izleyici rekorları kıran film hala vizyonda, seyretmeyenler kaçırmayın...
Metropol Konya dergisi olarak 'Hükümet Kadın' filminin idari yapımcılığını yapan Ayşen Sever 'e film ile ilgili merak ettiklerimizi sorduk. Bu keyifli söyleşiyi sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Ayşen Hanım sizi tanıyabilir miyiz?
9 Eylül Üniversitesinde resim okuduktan sonra Atıf Yılmaz ile tanışmamla sinema hayatında kamera arkasında çalışmaya başladım. Uzun yıllar kostüm tasarım ve sanat yönetmenliği yaptım daha sonra evlilik ve ikiz çocuk girdi araya ve bir süre işime ara vermek durumunda kaldım. Sinemaya geri dönüşüm ''Kurtuluş Son Durak'' filmi ile oldu bu filmin yapımcılığını üstlendim. İkinci film olarak da yine BKM ortaklı ''Hükümet Kadın'' filmini gerçekleştirdik ve yapım hayatıma buradan devam ediyorum.
''Hükümet Kadın'' filminde ki görevinize kısaca değinebilir miyiz?
''Hükümet Kadın'' Sermiyan Midyat tarafından kaleme alındı . Senaryosu, yönetmenliği ve başrol oyunculuların biri olarak filmde görev aldı Sermiyan. İlk olarak proje BKM tarafından geldi bana. Filmin yapımcısı Necati Akpınar, ben de idari yapımcılık görevini üstlendim. Biber Yapım olarak da uygulayıcı yapım evi olarak çalıştık. Çekimler Midyat'ta yapıldı. Sermiyan Midyat’ın dünyası ve komedi diliyle anlatılan bir kadın hikayesi. Babaannesinin gerçek hayat hikayesinden esinlenerek yazıldı senaryo. Güneydoğunun ilk kadın belediye başkanını Demet Akbağ canlandırdı başrolde.
Film vizyona girdiği ilk hafta inanılmaz bir izlenme oranı ile rekor kırdı, sizce bunun sebebi nedir?
Sebebi tamamen içten yapılmış ve herkesin inandığı bir film olması. Çok samimi bir iş oldu, hepimiz çok inandık projeye, başta Demet Akbağ olmak üzere... Demet Akbağ çok büyük bir oyuncu ve film boyunca inanılmaz bir oyunculuk performansı sergiledi. Demet Akbağ'ın varlığı filme çekti insanları ve tabi filmin komedi olması... Ve insanlar artık sinemaya gittiklerinde sadece eğlenmek istiyorlar, eğlenceli bir iş sunduğunuzda da kafa boşaltıyorlar , filmimizde bu misyonu yerine getiren bir iş oldu. Bunun için bence güzel bir çıkış yaptı filmimiz.
‘Hükümet Kadın’ Filminde Demet Akbağ Güneydoğu’da Midyat’ın ilk kadın Belediye Başkanı olarak karşımıza çıkmakta. Senaryodan bahsedebilir miyiz?
Senaryo biraz öncede bahsettiğim gibi Sermiyan Midyat 'ın çok iyi bildiği bir dünya, kendisi Midyat'lı zaten. O bölgeyi çok iyi tanıyor ve Demet Akbağ'ın canlandırdığı Xate karakteri de kendi babaannesinin hikayesi. Filmde sadece babaannesinin Güneydoğuda ki ilk kadın belediye başkanı olması kullanıldı onun dışında her şey kurgu aslında. O bölgeyi çok iyi anlatan bir film ve yan castta çok iyi kuruldu,senaryo çok sağlam, çok güzel mesajları olan da bir film oldu. O mesajlar da çok güzel aktarıldı seyirciye. Film ile ilgili geri dönüşler de bu yönde oldu.
Bildiğimiz kadarıyla film 1956-1960 yılları arasında yaşanmış gerçek bir hayat hikâyesinden sinemaya uyarlanmış ve senaryo biraz da mizah ile harmanlanmış. Bunun sebebi nedir? Sizce seyircinin sinemadan beklentisi nedir?
Film tamimiyle mizah diliyle anlatıyor hikayeyi. Güçlü komedisi olan bir film. Evet film 1956-60 yılları arasında geçiyor,bir dönem filmi ... Filmin komedi olması dışında güçlü bir konusu olması tabi ki dikkat çekiyor. Konusu okuma yazma bilmeyen bir kadının bir anda belediye başkanlığı koltuğuna oturduğunda başına gelen birçok anekdot anlatılıyor. Ve bu kadının mesleğine olan inancı, kocasına olan aşkı, bölgeyi çok iyi tanıyor olması ve kadın olması Xate karakterini güçlü bir kahramana dönüştürüyor. Bir kahramanlık hikayesi de izliyoruz, bir kadın bir şeye inandığında neler yapabilir ve nelerin üzerinden gelebileceğini izliyoruz. Kocasının başlattığı bir işi kocasını kaybettikten sonra inancıyla onun için nasıl tamamladığını görüyoruz ve tüm muhalefete rağmen, inançla nasıl gerçekleştirdiğini izliyoruz, ayrıca bir kadın dayanışma hikayesi de görüyoruz orda, konu bu.
Film de güçlü bir oyuncu kadrosu ile karşılaştık. Türkiye’ de pek çok genç oyuncunun idolü haline gelmiş, her projeyi hakkı ile gerçekleştirmiş, Demet Akbağ’ı bu filmde başrolde izlemekteyiz. Sizce oyuncuların filmin bir anda popülaritesinin artmasında etkisi var mı?
Filmin çok kalabalık bir kadrosu var, 70'e yakın diyaloglu karakter var. Kast'ı oluştururken zorlandık ama çok doğru bir kast oluşturduğumuzu düşünüyorum. Özellikle Xate'nin 8 tane çocuğu var, 7'si erkek 1'i kız. Kardeşlerin uyumu ve tutturdukları komedi dilinin çok büyük bir katkısı oldu filme.
Ayşen Hanım, film çekimleri esnasında unutamayacağınız veya zorlandığınız anlar oldu mu? Bizimle paylaşır mısınız?
Her işte olduğu gibi bu işte de zorluklarla karşılaştık. Ama filmde beni en çok korkutan sahne, boğa sahnesi. Boğalar kaçıyorlar ve insanların üzerine saldırıyorlar. Onu bir defada çekmek durumundaydık. Çünkü boğaları insanların üzerine gerçekten koşturtmamız gerekiyordu, gerçek olması için. Üç kamera ile bir defa da çekmek durumundaydık ve kazaya da müsait bir sahneydi. Dolayısı ile insanlar zarar görebilirler diye çok korktum ama yönetmenimiz çok güzel planladı ve bir defa da kazasız bir şekilde gerçekleştirdik çekimi.
Film de şöyle bir söz dikkatimizi çekiyor; “Az sonra izleyecekleriniz gerçek hayat hikâyeleridir, bununla birlikte bütün kişi ve olaylar hayal ürünüdür. Zira gerçekleri anlatmak için gerçeklerden fazlası gereklidir”, sizce de öyle midir?
Sinema zaten böyle bir şey, tamamen gerçeği anlattığınızda ilgi çekici de olamayabiliyor. Hikayede nasıl bir dil kurduğunuz ve nasıl anlattığınız çok önemli. Bu filmde de komedi dili seçildi hikayeyi anlatmakta, bu hikayeyi başka bir tonda da anlatmak mümkün, dram olarak da anlatabilirisiniz aynı hikayeyi. Komedi özellikle abartıya da müsait olduğu için böyle bir dil tercih edildi yönetmenimiz tarafından.
Sermiyan Midyat, filmin yazarı olmasının yanı sıra hem yönetmeni hem de oyuncusu, bu durum sahnelerin bu kadar vurucu ifade edilmesinde etkili mi sizce?
Tabi ki Sermiyan Midyat'ın o bölgeyi çok iyi tanıyor olması, o insanları biliyor olması özellikle aksan yerleştirmekte çok uğraştı, çünkü oyuncularımız o bölgeyi tanımıyor ve çoğu Güneydoğu aksanını bilmiyorlardı. Sermiyan Midyat onu çok iyi bildiği için çok çalıştırdı ekibi ve tamamen o bölgenin insanı olmalarını sağladı. Zaten bir yönetmen kendi dünyasından bir şey anlattığı zaman başarılı olabiliyor, Sermiyan da bunu çok güzel bir şekilde başardı.
Filmde Aziz Veysel, bir Süryani ile konuşurken “Dünya senden olmayanlarla hoştur. Onların sana verdiği ilimlerle, kalplerle, gönüllerle hoştur” diyor. Sizi bu söze neler eklemek istersiniz?
Bu söz aslında bir çok şeyi anlatıyor, yani empati kurmayı bilmezsek hayatta ne mutlu olabiliriz, ne de mutlu edebiliriz diye düşünüyorum. Filmde bizden olmayanlara da kulak verelim onların perspektifinden de hayata bakalım mesajı içeriyor bu cümleler. Bu cümleye eklenecek birçok şey var ama filmin ana sözü alt metni de budur.
Ayşen Hanım, Metropol Konya dergisi olarak bize zaman ayırdığınız için teşekkür ediyoruz. Konya’ya özel olarak iletmek istediğiniz mesajlarınız var mı?
Konya'ya özel olarak iletmek istediğim, ben bir Konya geliniyim. Konya'yı da defalarca eşimden dolayı ziyaret etme şansım oldu. Çavuş köyüne ziyarette bulundum, orada evimiz ve akrabalarımız var. Tabi ki Konya benim için çok özel, bir kere Mevlana'nın evi olması, Selçuklu mimarisin varlığı çok önemli. Konya'yı çok seviyorum.
Özetle; Konya'ya gelmekten çok keyif alıyorum, ayrıca etli ekmeğini de çok özlüyorum, sık sık da geleceğim. Röportaj için de teşekkür ediyorum.
Röportaj: Seycan Çakır