Her Dövme Bir Anı, Her Çizgi Bir Hikâye Taşır.
Kiminin annesinin ismi, kiminin en sevdiği şarkı sözü, kimilerinin ise kimse anlatamadığı hayat hikâyelerini resme döken bir sanattır dövme. Her desenin her harfin her çizginin arkasında bir anlam yatıyor. Hep deriz ya bazı izler asla silinmez. Sanatını deriye işleyerek insanların hayatına dokunan ilham veren işini aşkla ve büyük bir titizlikle yapan güzeller güzeli dövme sanatçısı Yazgı Azman ile dövme sanatı üzerine sohbet ettik.

Bize kendinizden biraz bahseder misiniz?
Ben Yazgı Azman.1994 Konya doğumluyum. Resim Bölümü mezunuyum. Liseden de grafik tasarım eğitimi alarak geldim aslında, yani görsel sanatlara olan ilgim çok küçük yaşlardan beri vardı. Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim bölümünden mezun olduktan sonra Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı’nda tezli yüksek lisansımı tamamladım. Bir süre özel bir kolejde hem resim öğretmenliği yaptım hem de kendi kişisel atölyemde öğrencilerle çalıştım. Güzel sanatlara hazırlanan gençlerle ilgilenmek, onlara yol göstermek çok keyifliydi.
Dövme sanatıyla tanışmam ise biraz tesadüf oldu. Çevremdeki arkadaşlarım genellikle ‘sen çok yeteneklisin, dövme de yapabilirsin’ diyorlardı. Ama başta hiç düşünmemiştim bile. Derken bir gün denemek istedim ve gerçekten çok sevdiğimi fark ettim. İçimdeki o üretme heyecanı dövme ile başka bir boyut kazandı. Benim ruhumda var; başladığım bir işi en iyi şekilde yapmak isterim. O yüzden işi ciddiye alıp araştırmaya başladım ve Cleopatra İnk Akademi’ye ulaştım.
Orada iki aylık bir eğitim aldım. Amacım başta kendi stüdyomu kurmaktı ama eğitim sonrası Cleopatra Ink’ten bizimle çalışmak ister misin teklifiyle planlarım değişti. “Denemeliyim” dedim. Bu fırsatı değerlendirmek istedim çünkü büyük bir stüdyo ortamında başka sanatçılarla aynı alanda bulunarak kendimi daha fazla geliştirme şansı bulacaktım. Dört yıla yakındır ve halen Antalya’da bulunan Cleopatra Ink stüdyolarında dövme sanatçısı olarak çalışıyorum. Turizm bölgesinde çalıştığım için dünyanın dört bir yanından insanlara dövme yaptım. Sanatla başlayan yolculuğum, şimdi deriler üzerinde kalıcı izler bırakıyor ve bu beni gerçekten mutlu ediyor. Her biri benim için ayrı bir hikâye, ayrı bir heyecan oldu. Bu iş, hem ruhuma hem elime çok iyi geldi diyebilirim.
Dövme sanatçısı olmaya nasıl karar verdiniz? Bu konuda sizin için neler önemli rol oynadı? Çevreniz nasıl karşıladı?
Aslında böyle bir planım yoktu. Yıllardır resimle iç içeydim ama dövme sanatı, o dönem benim için tamamen farklı bir dünyaydı. Derken çevremdeki insanlar, özellikle sanatsal yönümü bilenler, “Senin elin çok yatkın, dövmeyi kesinlikle denemelisin” dediler. İlk denememi de birkaç arkadaşımın teşvikiyle yapmıştım ve o an şunu fark ettim: Bu iş tam da bana göreymiş.
Sanatı bir tuvalden alıp insan bedenine taşımak, onunla kalıcı bir bağ kurmak beni derinden etkiledi.
Çevremden ailemde dâhil olmak üzere hiç olumsuz bir tepki almadım, aksine bu işi bana çok yakıştırdılar ve en başından beri destek oldular. O günden beri de tutkuyla ve sürekli kendimi geliştirerek bu yolda ilerliyorum.
Nelerden ilham alıyorsunuz? Tarzınız nasıl oturdu?
İlham kaynağım çoğu zaman hayatın içinden çıkıyor. Bazen doğadaki bir an, bazen derin bir duygu ya da birinin anlattığı küçücük bir hikâye bile zihnimde hemen görsel bir forma dönüşebiliyor. Sanat eğitimi almış olmam sayesinde görsel hafızam oldukça güçlü; renkler, formlar, ışık-gölge dengesi gibi detaylar, dövmelerimde kendiliğinden yerini buluyor.
Özellikle anlam taşıyan, kişisel hikâyeler içeren dövmeleri yapmayı çok seviyorum. Çünkü bu tarz çalışmalar sadece teknik bir iş olmaktan çıkıyor; aynı zamanda duygusal bir bağ kurduğum, içten gelen bir yaratım sürecine dönüşüyor. Böylece her dövme, hem misafirim hem de benim için kalıcı bir iz haline geliyor.
Tarzım ise zaman içinde, bolca deneme ve gözlemle oturdu. Çok sayıda dövme yaptıktan sonra, hangi tarzların bana en çok keyif verdiğini ve beni en iyi yansıttığını fark ettim. Şu anda en çok minimal, çizgisel fine line, mikro realizm, renkli realizim, siyah beyaz realistik alanlarında çalışmayı seviyorum. Bu tarzlar hem teknik bir disiplin istiyor hem de duyguyu sade ama güçlü bir şekilde aktarmama olanak tanıyor.
Aynı zamanda farklı ve yaratıcı fikirlerle çalışmak beni gerçekten heyecanlandırıyor. Misafirlerimi dikkatle dinlemeyi, onları anlamayı ve kendi fikirlerimle yönlendirmeyi önemsiyorum. Genelde bize güvenerek geldikleri için önerilere açık oluyorlar, bu da tasarım sürecini daha keyifli ve anlamlı hale getiriyor.
Her yaptığım dövmede kendimden bir parça buluyorum. Tarzım belli olsa da, bu yolculukta hep öğrenmeye, dönüşmeye ve gelişmeye açık kalıyorum. Çünkü sanat da hayat gibi; durağan değil, sürekli değişen ve beslenen bir şey.
Hangi dövme tekniklerini kullanmayı tercih ediyorsunuz?
Tercih ettiğim teknikler arasında genellikle çizgisel çalışmalar, minimalist fine line, dotwork, water color, blackwork, renkli realistik, mikro realizm, üzerine kurulu. İnce uçlu detaylar, soft geçişler ve hassas renk tonlamalarıyla çalışmayı seviyorum.
Minimal dövmeler, anlamı sade ama güçlü şekilde aktarmamı sağlarken; mikro realizm, renkli realizm, black and white realist işler ise teknik anlamda beni en çok tatmin eden alanlar. Özellikle küçük alanda detay yakalamak benim için hem bir meydan okuma hem de bir tutku.
Her tasarım için farklı iğne ve geçiş teknikleri kullanıyorum. Yani sabit bir kalıp yerine, her dövmenin yapısına göre en uygun teknikle ilerlemeyi tercih ediyorum. Çünkü her ten, her hikâye ve her tasarım aslında kendine özgü bir yaklaşım gerektiriyor.
Dövme sanatçısı olarak bir dövmenin tasarım ve uygulanma sürecini sizlerden de dinlemek isteriz?
Stüdyomuzda dövme süreci aslında ekip çalışmasına dayalı, özenli ve yaratıcı bir akışla ilerliyor. İlk olarak misafirlerimiz stüdyomuza geldiğinde, tasarım ekibimiz onların isteklerini dinliyor ve hem onların hayal ettiklerini hem de kendi sanatsal bakış açılarını harmanlayarak özgün bir tasarım oluşturuyorlar.
Hazırlanan tasarımı, Photoshop tekniğiyle dövmenin yapılacağı bölgeye yerleştirip misafire görsel olarak sunuyoruz. Bu sayede dövmenin vücutta nasıl duracağını önceden net bir şekilde görebiliyorlar. Eğer tasarım onaylanırsa, uygulama aşamasına geçiyoruz.
Sanatçı olarak ben de bu sürecin içinde yer alıyorum. Tasarım aşamasında bölgenin anatomisine göre önerilerde bulunuyor, çizimin yerleşimi veya bazı detaylarında katkıda bulunuyorum. Bu, tamamen ekip olarak ilerlediğimiz bir süreç. Uygulama kısmında ise dövmeyi steril koşullarda, kişiye özel malzemelerle titizlikle uyguluyorum. Misafirlerimizin hem estetik hem de hijyen açısından en iyi deneyimi yaşamasına çok önem veriyoruz.
Mesleğinizin zorlukları neler?
Her meslekte olduğu gibi dövme sanatçılığının da kendi içinde zorlukları var. Bence en büyük zorluk; her gün maksimum dikkat ve özenle çalışmak zorunda olmak. Çünkü yaptığımız iş geri dönüşü olmayan bir şey. En küçük hataya bile yer yok, her çizgi dikkat ve özen istiyor. Bu yüzden hem teknik açıdan çok kontrollü olmalısınız hem de zihinsel olarak sürekli odakta kalmalısınız.
Aynı zamanda her misafirin cilt yapısı, acı eşiği, beklentisi farklı oluyor. Onlara hem fiziksel hem de psikolojik olarak güven vermek de işin bir parçası.
Bazen çok uzun saatler çalışmak gerekebiliyor, özellikle büyük projelerde bu hem fiziksel hem de mental olarak zorlayabiliyor. Ama işinizi seviyorsanız, tüm bu zorluklara rağmen her seansın sonunda ortaya çıkan işi görmek her şeye değiyor. Birinin bedenine, hayatı boyunca taşıyacağı bir anlam bırakmak… Bu duygunun yerini hiçbir şey tutmuyor. Zor ama bir o kadar da özel bir meslek.
2024’de en fazla tercih edilen dövmeler nelerdi? 2025’de bizi dövme sanatında neler bekliyor?
2024’te en çok tercih edilen dövmeler kesinlikle minimal ve ince çizgili işlerdi. Özellikle bilek, ense, kulak arkası gibi bölgelerde zarif ve sade tasarımlar öne çıktı. Bunun yanında gotik kelebekler, küçük kanatlar ve bulutlu gece temaları da baya popülerdi. İnsanlar artık sadece estetik değil, anlamı olan dövmelere yöneliyor. Hatta kartpostal hissi veren, anı ya da duygu yüklü tasarımlar çok ilgi gördü.
2025’te ise bu anlam odaklı yaklaşım daha da derinleşecek gibi görünüyor. Kadınlar genelde küçük ama sembolik dövmelere yöneliyor; çiçekler, kelebekler, eski simgeler gibi. Erkeklerde ise omuz, göğüs, bacak ya da sırt gibi büyük alanlara detaylı çalışmalar tercih ediliyor. Hayvan figürleri, geometrik tasarımlar yine ön planda olacak.
Tarz anlamında da bazı teknikler yükselişte. Mesela suluboya tarzı, soft renk geçişleriyle çok estetik duruyor. Eskiz (sketch) tarzı dövmeler, sanki defterde ilk çizilmiş gibi doğal ama dikkat çekici. Dotwork yani nokta işi dövmeler de ince işçilik isteyen ama çok etkili duran bir teknik. Realistik dövmeler zaten her zaman güçlü bir alandı, 2025’te yine çok tercih edilecek. Benim gözlemim, dövme artık sadece bir desen değil, kişinin hikâyesini, tarzını ve enerjisini yansıtan bir anlatım biçimi. Ve bu yıl bizi hem daha yaratıcı hem de daha özgün tasarımların beklediğine inanıyorum.
Kariyeriniz ki hedefleriniz neler?
Bu meslek benim için sadece geçim kaynağı değil, hayatımın tam merkezinde. Hedefim öncelikle kendimi daha da geliştirmek, tarzımı iyice oturtmak ve sesimi daha geniş kitlelere duyurmak.
Yurt dışında dövme yapmak, uluslararası dövme festivallerine katılmak ve kendi çizgimi dünyaya tanıtmak istiyorum.
Uzun vadede ise kendi stüdyomu kurmak istiyorum öyle sıradan bir yer değil, hem dövme hem sanat atölyesi gibi yaşayan bir alan olsun istiyorum. Ayrıca bildiklerimi paylaşmayı severim, bu yüzden ileride eğitim vermeye, genç sanatçılara ilham olmaya da devam etmek istiyorum. Yani hem sanat üretmek, hem öğretmek, hem de bu dünyada kendime kalıcı bir iz bırakmak istiyorum.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Benim için dövme sadece bir desen ya da estetik bir görüntü değil demiştim; bir hikâye, bir duygu, bir iz bırakma hali. Her dövmede birinin hayatına dokunuyorum ve bu bağ benim için çok kıymetli.
Bu işi tutkuyla yapıyorum ve hâlâ her gün öğrenmeye, gelişmeye devam ediyorum. Çünkü dövme sanatı, sınır tanımayan bir alan.
Dövme yaptırmayı düşünen herkese de şunu söylemek isterim: Bu sadece bir süs değil, kendinizden bir parça. Cesur olun ve gerçekten sizi anlayan, yönlendiren bir sanatçıyla çalışın. O zaman dövme sadece bir çizim değil, bir hatıraya, bir sanat eserine dönüşüyor.
Röportaj: Ahmet Çakır