15 Mar
15Mar

Takip edenlerin fark ettiği gibi bir önceki sayıda yazmadım. Daha doğrusu yazamadım. Yazamayışımın sebebiyse yurt genelinde artan taleplerin oluşturduğu yoğunluk. Rüzgâr enerjisinin yanı sıra güneş enerjisi alanında yaptığımız hazırlıklar da bu yoğunluğun diğer bir sebebi. Son gelişmeler sayesinde güneş enerjisi alanında yatırım yapmak neredeyse rüzgâr enerjisi kadar cazip hale geldi. 

Neden mi?

Yenilenebilir enerji alanında son aylarda kayda değer en önemli gelişmelerden biri dünya güneş enerjisi sektöründe neredeyse %30 civarındaki fiyat düşüşleri. Evet, Türkiye’nin ve özellikle Konya gibi güneş enerji potansiyeli yüksek olan bölgelerin güneş enerji yatırımlarına hazırlandığı bir vakitte bu fiyat düşüşü yatırımcıları son derece memnun edeceğe benziyor. 2012 Ocak ayında 1 MW güneş enerji santralinin anahtar teslim kurulum maliyeti 1,8 Milyon Avro iken şimdi bu maliyetler 1,3 Milyon Avro civarında.

500 kW’lık lisanstan muaf güneş enerji yatırımlarının anahtar teslim bedelleri 650.000 € ve 700.000 € arasında olması elektrik tüketimi olan Konyalılar için bu yatırımın kendini 5-6 yılda amorti etmesi anlamına geliyor. Ortalama bir güneş enerji sistemimin ömrünün 30 yıl olduğunu düşünürsek cazibe ortaya çıkıyor. Elektrik fiyat artışlarını da hesaba kattığımızda böyle bir yatırımın 30 yıl sonra kazancı yaklaşık 15 Milyon Avro. Evet, burada bir imla hatası yok: 15 Milyon Avro. Bunun nasıl olabileceğini sorgulayanlar iletişime geçebilir. Fakat cazibe burada bitmiyor. Bu yatırımı yaparken Mevlana Kalkınma Ajansı gibi yurt genelinde faaliyet gösteren kalkınma ajanslarının verdikleri hibeleri hesaba kattığımızda amorti süreleri 3,5 yıla kadar düşebiliyor. Ayrıca hibeler kapsamında güneş ve rüzgar enerji yatırımlarının öncelik verilen yatırımlar olduğunu hatırlayalım.

Bununla birlikte dikkat edilmesi gereken meseleler de var. Öncelikle kalkınma ajansları toplam proje bedelinin 800.000 TL civarında olan projelerin yarısını karşılıyorlar. 500 kW’lık güneş enerjisi santralinin yatırım bedeli bu bedeli fazlasıyla aştığı için projenizin kabul görmesini riske atmış olursunuz. Bundan dolayı hibe kapsamında 250 kW’lık güneş enerji yatırımı daha mantıklı görünüyor. AYETEK Wind şirketimizin sunduğu 250 kW gücünde AYE 250 rüzgâr türbini hibe kapsamında aynı şekilde çok cazip hale geliyor. Konya’nın rüzgâr enerji potansiyeli 50 metre yükseklikte yaklaşık 5,8 m/s olması rüzgâr yatırımının yaklaşık 7 yılda kendini amorti etmesi anlamına gelirken, hibe kapsamında bu yatırım yapıldığı takdirde amorti süresi 3,5 yıla düşüyor! Kaçırılmayacak bir fırsat olduğunu söylemeye hacet yok sanırım.

Dikkat edilmesi gereken diğer bir meseleyse güneş enerjisi alanında dibe vurmuş olan fiyatların tekrar yükselişe geçme ihtimali. Dünya güneş enerji sektöründe bu ihtimal sıkça dillendiriliyor. Kesin olmamakla beraber yatırımcıların ellerini çabuk tutmalarında ve kısa zamanda dağıtım şirketine başvuru yapmalarında fayda var. Kısa zamanda başvuru yapmanın diğer bir avantajıysa EPDK’nın trafo başı 2 MW olarak belirlediği kontenjan dolmadan yerinizi ayırmanız. İsmini telaffuz etmek istemediğim bir şirketin kendi başına yaklaşık 10 MW’lık başvuru yapmış olması durumun aciliyetini ortaya koyuyor. Tüzel kişi başına 500 kW sınır olmasına rağmen bir şirketin nasıl bu kadar başvuru yapıyor olması ayrı bir konu tabi.   

Kısacası: Enerji yatırımı için tam zamanı. Haydi Bismillah!!!

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.